ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Meclis Genel Kurulu’nda Azınlık’ın sorunları gündeme getirildi

04.07.2008
23 Haziran 2008 tarihinde PASOK Partisi Rodop Milletvekili Ahmet Hacıosman, İmar İskan ve Çevre Bakanlığı tarafından hazırlanan “Bayındırlık Planı Genel Çerçevesi ve Sürdürülebilir Kalkınma” yasa tasarısının görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda bir konuşma yaptı. Hacıosman söz konusu yasa tasarısının çok yönlü kalkınmanın temellerini attığı ancak tasarının pek çok noktada sorunların özüne değinmediği eleştirisinde bulundu. Trakya gibi refah, kalkınma ve gelir düzeyi düşük, kalkınma katsayısı negatif olan bölgelerin mevcut olduğunu hatırlatan Hacıosman, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında Rodop bölgesinin genel özellikleri hakkında bilgi verirken eksikleri, ihtiyaçları ve yapılması gereken girişimleri dile getirdi.

Azınlık’ın tarım ve altyapı sektörlerindeki sorunlarına dikkat çekildi

Rodop bölgesinde Azınlık’ın tarım ve altyapı sektörlerinde yaşadığı problemleri detaylı bir şekilde anlatan Hacıosman, söz konusu yasa tasarısının şehir planlaması ve toprağın rasyonel kullanımı konusunda son derece pasif bir politika sergilediğini ifade etti. Yasa tasarısının yeni öneriler getirmek yerine mevcut rejimi koruduğunu ifade eden Hacıosman, Gümülcine’nin 1976 yılından bu yana büyümediğini hatırlatarak mevcut yasal çerçevenin değiştirilerek altyapı için kaynak sağlanması gerektiği tespitinde bulundu. Ayrıca Rodop İli Balkan kolunda yaşanan tapu sorununa da dikkat çeken Hacıosman, Balkan kolu için kalkınma programları ilan edildiğini ancak tapu sorunu nedeniyle katılımın sağlanamadığını belirtti. Genel Bayındırlık Planı’nın Trakya bölgesinde Gümülcine ve Dedeağaç kutbunun oluşturulmasını öngördüğünü ifade eden Hacıosman, Doğu Makedonya ve Trakya Bölgesi’nin idari merkezi konumunda olan Gümülcine’nin kalkınma olanaklarından eşit oranda faydalanması gerektiğinin altını çizdi. Hacıosman, ayrıca enerji taşımacılığında transit geçiş noktası haline gelen Gümülcine’nin enerji merkezine dönüştürülmesi için kaynak ayırılması gerektiği açıklamasında bulundu.

Mevcut rejimin korunmasının idarenin kent düzenlemesi çalışmalarına başlamasını geciktirdiği gibi, çeşitli bölgelerde ev, iş yeri gibi taleplerin karşılanmasında etkili bir sonuç alınmasını engellediğini ifade eden Hacıosman, 1982 yılından bu yana askıda olan Genel Kent Düzenlemesi Planı’nın onaylanmamış olmasının bir çelişki teşkil ettiğini belirtti. Hacıosman, Genel Kurul’da 21 Nisan 2008 tarihinde Rodop ili önde gelenleri ile yerel yöneticiler, aydınlar, kurum temsilcilerinin katıldıkları toplantının ardından Rodop Valiliği tarafından hazırlanan Bayındırlık Planı Genel Çerçevesi ve Sürdürülebilir Kalkınma yasa tasarısı hakkındaki önerilerin dikkate alınması talebini dile getirdi.

Konu ile ilgili açıklama yapan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu, Azınlık’ı Parlamento’da temsil eden milletvekillerinin Azınlık’ın çıkarlarını korumak ve yükseltmek için yaptıkları çalışmaları takdir ile karşıladıklarını ifade etti. Habipoğlu, „Azınlık’ın sorunlarının Meclis’te dile getirilmesi Azınlık’ın sorunlarının çözülmesi açısından son derece etkilidir“ şeklinde görüş bildirdi.


Aşağıda Milletvekili Ahmet Hacıosman’ın Meclis Genel Kurulu’unda yaptığı konuşmanın tam metni yer almaktadır.


Sayın Başkan, Değerli meslektaşlarım

“Bayındırlık Planı Genel Çerçevesi ve Sürdürülebilir Kalkınma” yasa tasarısı çok yönlü kalkınmanın temellerini atarken, pek çok sektör için kalkınma pusulası özelliği taşımaktadır. Bununla birlikte, genel olarak belirsizlik ve boş lafların hakim olduğu söz konusu yasa tasarısı, pek çok noktada sorunların özüne değinmemektedir.

Trakya gibi refah, kalkınma ve gelir düzeyi düşük, kalkınma katsayısı negatif olan bölgeler mevcuttur. Dikkatimizi ve ilgimizi bu bölgelere yoğunlaştırmamız gerekmektedir. Bugün burada sizlere Trakya, özellikle de temsil ettiğim Rodop bölgesinin genel özellikleri hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Amacım eksikleri, ihtiyaçları ve yapılması gereken girişimleri tespit ederek Bayındırlık Planı ve Sürdürülebilir Kalkınma düzeyinde kalıcı sonuçlar elde etmektir.

Öncelikle tarım sektöründen başlayacağım, zira bilindiği üzere Rodop bölgesinin ekonomisi daha çok tarıma, özellikle de tütün ve pamuk üretimine dayalıdır. Genel Bayındırlık Planı, tarım ve hayvancılık sektörü ile ilgili son derece belirsiz ve günümüz çiftçilerini meşgul eden sorunlara belirli çözümler önermeyen raporlar içermektedir.

Azınlık fertlerinin ikamet ettiği Rodop bölgesinde tütün tek geçim kaynağıdır. Tütünle ilgili hepiniz az çok bir bilgi sahibisiniz. Avrupa Birliği tarafından verilen primlerin kesilmemesi ve 2013 yılına kadar kesintisiz devam etmesi için mücadele ediyoruz. Avrupa Komisyonu Tarım ve Kırsal Bölgelerin Gelişmesinden Sorumlu Marian Fischer Boell, 2008 Mayıs ayında Yunanistan’a gerçekleştirmiş olduğu ziyaret sırasında, dört yıldan beri kimsenin kendisine tütün konusunu açmadığını söyledi. Rodop bölgesinin ekonomisi, önemli ölçüde tütün üreticilerinin düşük gelirine dayanmaktadır. Bugün bu gelir yok olma, bölge ekonomisi de çökme tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Rodop bölgesinde yaşanan önemli diğer bir sorun da altyapı yetersizliğidir. İlin yarısında, özellikle de balkan kolunda, yol, su ve aydınlatma konularında ciddi anlamda yetersiz altyapı sorunu mevcuttur. Hiç yolu olmayan köyler vardır. Dikkatinizi çekerim, sınır bölgelerinden söz ediyorum. Bulgaristan ile sınır olan bölgelerden. Bu bölgeler giderek ıssızlaşmaktadır. Çünkü gençler, kendilerine hiç bir imkan sunmayan köylerinde kalma fikrini reddetmektedirler. Rodop ilinden yaklaşık iki bin gencin, ekonomik çaresizlik içerisinde, mevsimlik işçi olarak Hollanda’daki seralarda çalıştığı tahmin edilmektedir. Bu insanlar memleketlerini kendileri öyle istedikleri için değil, mecbur bırakıldıkları için terk ettiler ve etmektedirler.

Altyapı konularına değinmişken, söz konusu yasa tasarısının şehir planlaması ve toprağın rasyonel kullanımı konusunda son derece pasif bir politika sergilediğini vurgulamak istiyorum. Yeni öneriler getirilmiyor, en temel talepleri karşılamasa dahi mevcut rejim korunuyor. Gümülcine (Komotini) 1976 yılından bu yana büyümeyen tek il başkenti olma özelliğini koruyor. Gerçekten Avrupa Birliği’ne uyumdan söz etmek istiyorsak, mevcut yasal çerçevenin değiştirilerek altyapı için kaynak sağlanması gerekiyor.

Yasa tasarısı ne kadar iyi olursa olsun, uygun temeller atılmadığı sürece yeni ve modern bir bayındırlık planının hayata geçirilemeyeceğini size bir örnek vererek anlatmaya çalışacağım. Son dönemde tapu kadastro dairelerinde düzenleme çalışmaları gündeme geldi. Yunanistan genelindeki Yunan vatandaşları, mülkiyet haklarını güvence altına almak amacıyla, gayrı menkul beyanında bulunuyorlar.

Tekrar balkan koluna dönecek olursak. Rodop ili balkan kolu sakinlerinin ellerinde evleri ve tarlaları için tapu bulunmuyor. Bu insanlar oturdukları evin, çalıştıkları tarlaların kendilerine ait olduklarını ispatlayamıyorlar. Ayrıca prim haklarını (dikeomata) ve en doğal haklarını talep edemiyorlar. Balkan kolu için kalkınma programları ilan edildi fakat tapu sorunu nedeniyle hiç katılım olmadı. Sonuç mu? Bu bölge kalkınmanın dışında kaldı.

Trakya bölgesinde Genel Bayındırlık Planı, Gümülcine (Komotini) – Dedeağaç (Aleksandrupolis) kutbunun oluşturulmasını öngörüyor. Böyle bir öneri Gümülcine’nin önemini azaltırken, komşu il Dedeağaç’ı (Aleksandrupolis) ön plana çıkarıyor. Bu noktada Dedeağaç’ı (Aleksandrupolis) kesinlikle karşımıza almadığımızı, bu şehrimizin kalkınmasını desteklediğimizi, kalkınma olanaklarından eşit oranda faydalanmasını istediğimizi belirtmek istiyorum. Sorun başka yerden kaynaklanıyor. Madem Gümülcine (Komotini), Doğu Makedonya ve Trakya Bölgesi’nin ayrıca da Balkan’ların idari merkezi konumundadır, yeni yasa tasarısına göre rolü ne olacaktır? Bu rolün açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Gümülcine (Komotini), enerji sektöründe de söz sahibi olmuştur, Batılı ülkelere gerçekleşen enerji sevkiyatında transit geçiş noktası özelliğini taşımaktadır. Neden Gümülcine’nin (Komotini) bu rolü yok edilsin. Neden şehrimizin enerji merkezine dönüştürülmesi amacıyla bir ödenek ayrılmasın. Nakliye sektörü için de benzer bir durum geçerlidir. Selanik – Dedeağaç (Aleksandrupoli) demiryolu hattının, Selanik – Türkiye uluslararası demiryolu hattı özelliğine kavuşturulması gerekmektedir. Bu şekilde artık kullanılamaz hale gelen demiryolu ağının bakımı sorunu ortadan kalkacak, işlevselliği çok daha fazla olan yeni bir demiryolu ağı oluşturulmuş olacaktır.

Genel Kent Düzenlemesi Planı hakkında da birkaç söz söylemek istiyorum. Mevcut rejimin korunması idarenin kent düzenlemesi çalışmalarına başlamasını geciktirdiği gibi, çeşitli bölgelerde ev, iş yeri gibi taleplerin karşılanmasında etkili bir sonuç alınmasını engellemektedir. Bir yandan Gümülcine’nin (Komotini) ulusal öneme sahip bir kent olduğundan söz ederken, diğer yandan 1982 yılından bu yana askıda olan Genel Kent Düzenlemesi Planı’nın onaylanmamış olması bir çelişki teşkil etmektedir.

Sözlerime son verirken, 21 Nisan 2008 tarihinde gerçekleşen ve Rodop ili önde gelenlerinin – yerel yöneticiler, aydınlar, kurum temsilcileri - katıldıkları toplantıya değinmek istiyorum. İlgili toplantı sırasında Bayındırlık Planı Genel Çerçevesi ve Sürdürülebilir Kalkınma hakkında bazı görüşler dile getirildi, daha sonra bunlar Rodop Valiği tarafından kaleme alındı. Bugün bu görüşleri, yasa tasarısı üzerinde yapılacak olası düzeltmeler sırasında göz önünde bulundurulması amacıyla, başkanın bilgisine sunuyorum. Teşekkür ederim.
GALERİ