ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Başbakan da Trakya Müslüman azınlığının “paşalara, beylere” layık yaşamını bizzat gördü

12.05.2004
Bir kimse, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Gümülcine ziyaretinin sonuçlarını düşündüğünde, bu ziyaret sırasında pek çok şey söylendiğini, Başbakanın da Trakya Müslüman azınlığının paşalara, beylere layık yaşamını bizzat gördüğünü, ancak, İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada'daki Helen azınlığının yaşamına hiç mi hiç değinilmemiş olduğunu görüyor.

Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden faaliyete geçirilmesi konusu her açıldığında, cevap olarak "bırak şimdi be kardeşim, ağzımızın tadını bozmayalım" dendi... Sanırsın ki, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasıyla, Türkiye'nin uyguladığı politika neticesinde oralarda az sayıda kalmış olan Helenlerin tüm sorunları çözüme kavuşmuş olacak.

Öte yandan, ülkemiz, sürekli olarak azınlığa iyi yüzünü göstermekte ve tavizlerde ve hizmetlerde bulunmaktadır. Türkiye'nin bu şekilde, mevzuatına da aykırı olacak türden tavizlerde bulunması düşünülemez bile.

Gümülcine'nin kuzeydoğusuna inşa edilen ve kentin mimari yapısını bozan binlerce kaçak konuta elektrik, su, telefon bağlandı, yollar yapıldı. Hiç kimse, bu kaçak inşaatlar nedeniyle devletin ve İKA'nın (SSK) uğradığı zararı azınlıktan istemeyi aklının ucundan bile geçirmiyor. Ayrıca, Yunanistan'da ulusal tapu-kadastro sisteminin uygulandığı ilk şehirlerden birisi de Gümülcine'ydi. Azınlığın tamamına yakınının mülkiyet belgeleri olmamasına karşın, bu kurum, Müslümanlar tarafından yapılan beyanları veri kabul etti. Buna karşılık, Hristiyanlardan tapuları olmayanları geri çevirdi.

Bir kimse, böyle bir uygulamanın Türkiye'deki soydaşlarımız için mümkün olacağını düşünebilir mi? O halde hangi Heybeliada'dan ve komşunun iyi niyet jestlerinden söz ediyoruz? Sayın Erdoğan'ın Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin sözleri gerçekten güzeldi. Zira bunlar havadan sudan sözlerdi...

Elbette, Erdoğan'ın sözlerinin doğruluğundan ve Yunan halkının ve özellikle de huzur ve refah isteyen Trakya sakinlerinin hassasiyetlerini okşadığından hiç kimsenin şüphe ettiği yok. Ancak, Sayın Başkonsolos, Hristiyan ve Müslümanlar arasında sürtüşme noktaları yaratmak ve kamuoyunu tahrik etmek suretiyle nifak tohumları ekenlere, Başkonsolosluğun kapılarını kapatmaya razı olacak mı acaba?

"Sözde" Müftü Mehmet Emin Aga, Türkiye Başbakanının ziyareti sırasında, yakasına, Türk bayrağı ile Trakya bayrağının ve de Kemal'in (Atatürk) resminin bulunduğu rozetler takarak dolaştı.

Peki, Başkonsolosluğun nifak tohumları saçanları, maaşlıları ve çeşitli organları uzaklaştırılacaklar mı, yoksa sıkıcı işleriyle uğraşmaya devam mı edecekler ?

Evet, eğer Türkiye, Trakya'daki provokatörlerin kötü niyetlerini durdurma iradesini gerçekten sergilerse, o zaman, herkes, Tayyip Erdoğan'ın iki ülke arasında dostluk ve işbirliği ortamının tesisine yönelik sözlerinin gerçeği yansıttığına inanacak ve kısa bir süre içerisinde Türk-Yunan ilişkileri ağacının Avrupa normları altında büyüyüp, devleştiğini göreceğiz.

Yok eğer, bu "kurtarılmamışlık" tutumları sürer ve bu insanlar, aynı sıklıkla Başkonsolosluğa girip çıkmayı sürdürürlerse, o zaman Sayın Erdoğan' ın Gümülcine'de söyledikleri konusunda şüpheler doğacaktır.

Hronos
12 Mayıs 2004