ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Batı Trakya'da Vakıflar Sorunu

18.11.2004

Bugün Yunanistan sınırları içinde, çok büyük bir çoğunluğu Batı Trakya'da bulunan yaklaşık 150.000 Müslüman Türk azınlık yaşamaktadır. Türk azınlığın statüsünü halen 1923 Lozan Barış Anlaşması'nın belirlediği ölçütler oluşturmaktadır. Lozan Anlaşması inanç ve din özgürlüğü, serbest dolaşım, Yunanlılar ile eşit hukuk uygulanması, ana dilini kullanma ve ana dilde eğitim, sosyal ve dini kuruluşların yapımı, bakımı ve devamlılığının sağlanması, özellikle de bu kurumların Müslüman Türk azınlığı temsilciler eliyle yönetilmesi konularında uluslar arası ölçütler belirlemiştir ve bu ölçütler hala geçerliliğini korumaktadır.



Vakıfların Batı Trakya açısından önemi 1920 tarihli Yunan Sevr'i ve Lozan Antlaşmaları'nda da vurgulanmıştır. Lozan'ın 40-42. Maddelerine göre azınlık, "masrafları kendisi tarafından karşılanmak koşuluyla her türlü hayır kurumları ile dinsel ve toplumsal kurumları kurabilecek, yönetebilecek, denetleyebilecek, kamu bütçelerinden bu iş için pay alacak, devlet bu vakıflara ve hayır kuruluşlarına her türlü kolaylık ve yardımı sağlayacaktır". Yunan Sevr'inin 14. Maddesi'nde ise, bu konuya daha açık bir hüküm getirilmekte, mevcut Müslüman vakıflarının tanındığı, bunlara her türlü kolaylığın gösterileceği ve bu kolaylıkların yeni kurulacak vakıflardan da esirgenmeyeceği belirtmektedir. Diğer taraftan 1913 tarihli Atina Antlaşması'nın hükümleri de 2345/1920 sayılı yasayla iç mevzuat haline getirilmiştir. 



Yunan hükümetleri her zaman vakıfların etkinliklerini denetlemeye ve etkilerini sınırlandırmaya çalışmışlardır. 1967 yılında darbe ile iş başına gelen Cunta, tüm kurumlarda olduğu gibi, seçimle işbaşına gelen evkaf idarelerini uzaklaştırmış ve vakıflara kendisine yakın kişileri atamıştır. Ancak,1091/1980 sayılı yasa, o zamana kadar gerçekleştirilmiş ya da tasarlanmış her şeyin ötesine geçmiştir. Söz konusu yasa, yöneticilerin atanması, vakıfların amacının yeniden tanımlanması, yönetim ve bütçe üzerinde mutlak denetim gibi her düzeyde müdahale olanağı getirmektedir. Yasanın 20. Maddesi ise, tek başına vakıfların yok olmasına neden olabilecek niteliktedir. Bölgede en az bir asırdan beri devamlı savaşların hüküm sürmesi nedeniyle, vakıfların büyük bir ekseriyetinin vakfiyelerinin kaybolduğunun bilinmesine rağmen, söz konusu madde de; en ince ayrıntısına kadar bu vakıfların nitelikleri, ne amaçla ve kimler tarafından kurulduğuna dair beyannameler ile tapularının yetkili maliye Dairesine verilmesi istenmekte ve bu beyannamelerin verilememesi halinde vakıf hüviyetini kaybedecekleri belirtilmektedir. 



Bütün bunlara paralel olarak, 1991 yılında, müftülerin azınlık insanı tarafından seçimini ve müftülerin evkaf idarelerini kontrol hakkını öngören 2345/1920 sayılı yasa tamamen yürürlükten kaldırılmış, eğitim ve din işlerinde azınlığın sözü yok edilmiştir. 



Tüm bu uygulamalardan, yönetimin esas amacının azınlığın eğitimi ve din işlerinde, amaçlarına uygun şekilde kullanılmasını engellemek olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 1973 yılından bu yana, vakıf gelirlerine vergi tahakkuk ettirilip, tahsil edilmeyerek vakıf taşınmazlarına ipotek vaz edilmekte, zaman zaman vakıf mallarına el konulmakta, cami ve tekkeler yıkılıp, yaptırılmamaktadır. 



Yunanistan'ın Batı Trakya'daki Türk azınlık vakıflarına yönelik tutumunun aksine Türkiye, İstanbul'daki 61 Rum azınlık vakfına, 1991 yılında tek taraflı olarak yönetim kurullarını belirlemesi için seçim yapılmasına, ayrıca 1998'de yönetim kurulu üye sayıları üç ve üçün altına inen beş Rum Vakfı'nın yönetim kurulu seçimlerinin yenilenmesine izin vermiştir.



Oysa ki, Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlığa ait vakıfların yöneticileri, Yunanistan Dışişleri, İçişleri, Ekonomi, Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlıkları'nın önerisi ile 1980 yılındaki Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre, hazırlanan 1091 sayılı Vakıflar Kanununa göre "atama" yoluyla belirlenmektedir. 



1091/1980 tarihli Vakıflar Kanunu'na göre cemaat yönetim kurulu üyeleri, Yunanistan'ın kendi menfaatleri doğrultusunda işbaşına getirdiği "atanmış" müftüler kanalıyla, Türk azınlık mensuplarına doğrudan seçim yaptırmak yerine "atanma" yoluyla, iki yıllık bir süre için belirlenmektedir. 



Bu hükümlere göre, iki yıllık bir süreç için atanan "Cemaat Vakıfları"nın görev süresi 16 Ekim 2004 tarihinde sona ermiştir. Ancak, Batı Trakya'daki Türk Azınlık Vakıfları'nda, yönetim kurullarının "atama" yerine "seçim" yoluyla belirlenebilmesini sağlamak amacıyla, Yunanistan genel seçimleri öncesinde, gerekli yasal düzenlemelerin yapılabileceğini belirten Yunanistan Başbakanı Kostas KARAMANLİS, bu seçim vaadini, Türkiye'nin mütekabiliyet şartı aramadan, tek taraflı olarak 16/09/2004 tarihinde "Cemaat Vakıflarının Yönetim Kurulu Seçimlerinin Seçim Usul ve Esaslarının Belirlenmesine" ilişkin yönetmeliği çıkarması üzerine, yerine getirmeme eğilimi içerisindedir. 



Bugün Batı Trakya Türk Azınlığı vakıfların anlaşmalardaki statüsüne kavuşturularak vakıf yönetimini, yasaların kendilerine verdiği hür iradeleriyle seçecekleri günü beklemektedir.


GALERİ