ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

29 Ocak Mili Direniş Günü 24. Yılında Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’nin düzenlediği bir dizi etkinlikle İstanbul’da anıldı.

31.01.2012
29 Ocak Milli Direniş Gününün 24. Yıldönümünde
Batı Trakya Türklerinin Haklı Mücadelesini
Unutmuyoruz... Unutturmuyoruz...

29 Ocak 2012 Pazar günü Taksim Atatürk Anıtına Çelenk koyulması ile başlayan etkinlikler daha sonra İstanbul Cem Karaca Kültür Merkezinde devam etti. Kültür Merkezinde resim ve kıyafet sergisi düzenlenirken, günün anlamına binaen konferansta konuşmacı olarak Onur Öymen, Alaattin Büyükkaya, Hülya Emin ve Pervin Hayrullah yer alarak katılımcılara seslendi. 29 Ocak etkinlikleri BTTDD İzmit Şube Türk Halk Müziği korosu konseri ile sona erdi.

Taksim Atatürk Anıtında yapılan törende Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Burhaneddin Hakgüder günün anısına anıt defterine“ Bugün Batı Trakya Türklerinin “Milli DİRENİŞ” gününün 24’üncü yılında, Türkiye’deki tek temsilcisi olan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği, 16 şubesi, kadın kolları, gençlik kolları, spor kulüpleri, vakıfları ile birlik beraberlik içinde, başımız dik ve bize gösterdiğin hedeflere yürüyen topluluk olarak huzurundayız.

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı, 1924 yılından beri Yunanistan’ın uyguladığı tüm baskılara, göç ve asimilasyon politikalarına rağmen, anavatanın gücü, desteği ve kendi inanç ve değerleri ile Müslüman –Türk Azınlık olarak Batı Trakya’da yaşamaktadır.

Batı Trakya Türkleri, Büyük Türk Milletinin kendisine emanet ettiği Batı Trakya davasını savunmada, yaşatmada, geçen süreçte verdiği mücadelesinde bu davayı her şeyin üzerinde gördüğünü her vesile ile ispat etmenin onur ve şerefini yaşamaktadır. O inanç ve kararlılıktır ki, 24 yıl önce onun milli kimliğini inkara kalkanlara karşı birlik ve beraberlik içinde dik duruşunu sağlamıştır. Bu duruş, Türk tarihinin onurlu sayfasında yerini almıştır.

Ne mutlu o günleri yaratan Batı Trakyalı Müslüman-Türklere, ne mutlu onların mücadelesini unutmayan ve unutturmayanlara, ne mutlu Türküm diyene.

Aziz Atam, hatıran önünde saygı ile eğiliyoruz. “ diyerek duygu ve düşüncelerini yansıttı.

Dana sonra basın mensuplarına ve katılımcılara hitaben yaptığı konuşmada

“Bugün bizleri bir araya getiren, 24 yıl önce Batı Trakya Türk azınlığının topyekun hak arama mücadelesine başladığı 29 Ocak 1988 “Milli Direniş’’ gününü ve iki yıl sonra 29 Ocak 1990’da, Batı Trakya Türk azınlığına ait 400’e yakın dükkanın tahrip edilmesini ve onlarca insanımızın, kilisenin kışkırtması ile ırkçı Yunanlılar tarafından darp edilişlerini UNUTMAMAK ve UNUTTURMAMAKTIR.

“Milli Direniş Günü” olarak tarihe geçen 29 Ocak 1988 öncesi, Batı Trakya Türkleri en temel insan ve vatandaşlık haklarından mahrum bir şekilde Batı Trakya’da yaşamlarını sürdürüyor ve Yunanistan’ın uyguladığı her türlü baskıya sessiz kalıyorlardı.

Ancak, Yunanistan yerel mahkemelerinin 1983 yılında, isimlerinde TÜRK kelimesi olmasını gerekçe göstererek Gümülcine Türk Gençler Birliği ve Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği hakkkında verdiği kapatma kararını YUNANİSTAN YÜKSEK MAHKEMESİ’NİN “Batı Trakya’da Türk yoktur” gerekçesiyle ONAMASI ve tüm derneklerin kapatılmasına karar vermesi bardağı taşıran son damla olmuştur.

Batı Trakya Türkleri’nin milli kimliklerinin Yunan devleti tarafından inkar edilmesi anlamına gelen bu karar karşısında, azınlık insanı artık suskunluğunu bozmuş ve azınlığın en yüksek karar organı olan Azınlık Yüksek Kurulu’nun öncülüğünde 29 Ocak 1988 Cuma günü Gümülcine’de bir eylem yapılması kararı alınmıştır.

Yunan polisinin şehre girişi engellemek için kurduğu barikatlar ve şehri tam bir abluka altına alması işe yaramamış, binlerce Batı Trakyalı kadın - erkek, çoluk - çocuk Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin etrafında toplanarak milli kimliklerini haykırmışlardır. Bu toplu eylem Batı Trakya Türkleri’nin hak arama mücadelesinde bir ilki oluşturmuş ve azınlık tarihine “Milli Direniş Günü” olarak damgasını vurmuştur.

24 yıl önce ‘’Batı Trakya’da Türk yoktur’’ diyerek yargı kararı ile Batı Trakya Türk azınlığı hakkında düşüncelerini ortaya koyan Yunanlı yetkililer, bugün de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aleyhte kararına rağmen İSKEÇE TÜRK BİRLİĞİ, RODOP İLİ TÜRK KADINLARI KÜLTÜR DERNEĞİ ve EVROS İLİ AZINLIK GENÇLERİ DERNEĞİ’nin açılmasına izin vermemektedirler.

Milli Direniş gününün ikinci yıldönümü olan 29 OCAK 1990 yılına gelindiğinde ise Batı Trakya'da kilisenin de kışkırtması ile tam bir vandalizm örneği yaşanmış ve Türklere ait 400'ün üzerinde işyeri saldırıya uğramış, yağmalanmış ve onlarca insanımız darp edilmiştir. Bu olaylar sırasında bölgeye gelen bir Yunanlı milletvekili de ırkçı Yunanlılar’ın saldırısı uğramıştır.

Bizler, Yunanistan için utanç, Türk azınlığı için gurur ve direniş günleri olan 29 Ocaklar’ı UNUTMUYORUZ VE UNUTTURMUYORUZ” diyerek sözlerine son verdi.

Yaşanan zorlu hava koşularına rağmen Taksim’de yapılan törene katılan yüzlerce Batı Trakyalı daha sonra diğer etkinliklerin yapılacağı Cem Karaca Kültür Merkezine geçti.

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’nin 29 Ocak Milli Direniş Günü etkinlikleri Taksim Atatürk Anıtına Çelenk konması sonrası Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezinde düzenlediği bir dizi etkinlikle devam etti.

Cem karaca Kültür Merkezi fuayesinde Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Kadın Kolları ve şubelerimizin kadın kolları tarafından hazırlanan Batı Trakya’ya özgü kıyafet ve yerelde kullanılan eşyalar ile Batı Trakyalı sanatçılarımız Canan İmamoğlu ve Özlem Haliloğlu eserlerinin sergilendiği resim sergisinin açılışı yapıldı. 15.00’ten itibaren 29 Ocak Olaylarını anlatan belgesel film gösterimi yapıldı.

Programın sunumu yönetim kurulu üyemiz Bilgenur Yıldırım tarafından yapılırken, açılış konuşması Genel Başkan Burhaneddin Hakgüder yarafından yapıldı. Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’da kısaca günün anlam ve önemini vurguladığı selamlama konuşması yaptı. Ayrıca Kadın Kolları Genel Başkanı Hürrem Şevketoğlu ve Gençlik Kolları Genel Başkan Vekili Hüseyin Koç’ta yaptıkları faaliyetler ve günün anlamı ile ilgili duygu düşüncelerini paylaştıkları kısa birer konuşma yaptılar. Taksim’deki törende İstanbul Barosunu temsilen üyemiz İstanbul Baro Başkanı Doç.Dr.Av.Ümit Kocasakal bizzat katılırken, Kültür Merkezindeki etkinliklere İstanbul Barosu Genel Sekreteri Av.Hüseyin Özbek katıldı.

Etkinliklerde Aydın Mehmet Arif ve Ali Bağdatlı adına Melih Bağdatlı’ya hizmetlerinden dolayı plaketleri takdim edildi.

“2012 yılında Avrupa Birliğinde Azınlık ve İnsan Hakları” konulu konferans ile devam eden etkinliklerde Op.Dr. Erol Kaşifoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı konferansa Cumhuriyet Halk Partisi Eski Genel Başkan Yardımcısı ve eski milletvekili emekli büyükelçi Sayın Onur Öymen, 22. ve 23. Dönem İstanbul Milletvekili Adalet ve Kalkınma Partisi kurucu üyesi ve AGİT PA Türk Grubu Eski Başkanı Sayın Alaattin Büyükkaya, Gündem Gazetesi sahibi Sayın Hülya Emin ve BAKEŞ Genel Müdürü Sayın Pervin Hayrullah konuşmacı olarak katıldı.

Konferansta ilk söz alan konuşmacı Sayın Onur Öymen AB’nin kuruluşunu ve felsefesini özetleyerek başladığı konuşmasında, Batı Trakya’nın tecrit edilen bir bölge olduğunu, Batı Trakya Türklerinin fazlasıyla sıkıntı çeken azınlık olduğunu, uzun yıllar yasak bölge uygulamaları nedeni ile Batı Trakyalıların seyahat özgürlüklerinin dahi kısıtlandığını, bölge insanının yaşadığı sıkıntılara bizzat kendisinin de şahit olduğunu Batı Trakya’da var olma mücadelesi veren halk içindeki kahramanların unutulmaması gerektiğini belirtti.

Helsinki Wach raporunu hazırlayan kişinin Batı Trakya’da yaşananlar konusunda ancak bölgeye gidip kendisi de göz altına alınınca inandığını ve sorunların ilk defa rapor haline bu şekilde gelebildiğini belirtti. Batı Trakya’daki uygulamaların Franko İspanyasından beter olduğunu, özellikle 19. madde uygulamasının dünyanın hiçbir ülkesinde örneği olmayan ırkçı bir uygulama olduğunu belirtti. Uluslararası toplantılarda 19. madde uygulamasını Yunanistan delegasyonunun savunamaz hale geldiği, bu kanunun mecbur kalınarak uygulamadan kaldırıldığını, fakat geriye dönük hak mağduriyetinin ortadan kalkmadığını vurguladı. 19.madde konusunda 60 bin dört kişi ve aileleri adına toplum adına insan hakları mücadelesinin verilmesi gerekliliğini belitti.

Azınlık hakları konusunda Avrupa Birliğinin çifte standart uyguladığını, aday ülkelerden istenen şartların hiç birinin üye ülkelerden istenmediğini, ırkçı yapıdaki Fransa meclisinin Avrupa birliğinin azınlık hakları konusundaki hiçbir yasasını onaylamadığını, aynı zamanda Yunan meclisinin de azınlık hakları ile ilgili AB kanunlarını onaylamadığını belirtti.

Son olarak hak arama mücadelesinin Batı Trakya Türklerinin Milli kimliklerine sahip çıkarak uluslararası kuruluşlar nezdinde tüm kurumların birlikte hareket ederek güçlü bir şekilde yılmadan sürdürülmesi gerekliliğine vurgu yaparak konuşmasını tamamladı.

Konferansta ikinci olarak söz alan Sayın Alaattin Büyükkaya. Avrupa Birliği’nin Azınlıkları nasıl kategorize ettiğini anlatarak başladığı konuşmasında, Fransa ve Yunanistan’ın Azınlıklar konusunda hiçbir anlaşmaya imza atmadığını, Batının kendinden olmayanlara hep ben endeksli baktığını, belirttiği konuşmasında Batı Trakya Türklerine uygulanan baskıların aslında Batı Trakyalıların kimliklerine daha fazla sahip çıkmalarını da sağladığını belirtti.

Hak arama mücadelesinde azınlık bilincine, sahip olmanın önemini vurgulayan Sayın Büyükkaya; 2. Haçlı seferlerinden sonra Katolik kilisesinde her öğlen çalınan çanın, Türk ve İslam tehlikesini hatırlatma amacı ile çalındığını, yine Luther’in İncilinde 1. sayfada Hristiyan alemini Türk tehlikesinden koru yakarışının bulunduğunu belirterek, AB’nin kendi ırk ve dinlerinden olmayanlara bakış açılarını ortaya koymaktadır dedi. Batı Trakya Türklerinin hak arama mücadelelerinin uluslararası insan hakları kuruluşlarının, toplantılarında güçlü bir şekilde dile getirilmesinin Yunanistan’ı azınlık hakları konusunda ilerleme için zorlayacağını ifade ederek sözlerine son verdi.

Üçüncü konuşmacı olarak konferansta söz alan Sayın Hülya Emin,Batı Trakya’da yaşanan insan hakları ihlallerini kısaca dile getirdikten sonra; ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlama ve baskıları, Gündem ve Millet gazetesine yargı kanalı ile yüksek cezalar verilerek uygulanmaya devam ettiğini, bu defada bu uygulamaların basın üzerinden uygulamaya konulduğunu ifade etti. Basının susturulmasının halkın susturulması anlamına geldiğini ifade eden Hülya Emin bu uygulamanın hem çoğunluk basınına karşı Yunanistan’da,hem de dünyada örneği bulunmadığını belirtti.

Batı Trakya’da Türk olmanın zor olduğunu belirten Hülya Emin, Yunanistan’da Batı Trakya Türklerinin basın özgürlüklerinin olmadığını, Azınlığın Milli tehlike olarak görüldüğünü, Yunanlı yetkililerin bakış açılarının iyi niyetten yoksun olduğunu belirterek konuşmasını tamamladı.

Konferansın son konuşmacısı Sayın Pervin Hayrullah konuşmasında, Batı Trakya’da yaşanan sıkıntıları özetledi. Ana meselenin eğitim konusunda düğümlendiğini vurguladı ve özellikle anaokullarında anadilde eğitimin vazgeçilmez şart ve hakkımız olduğunu, hazırlık sınıfında iki dilli eğitimin talebimiz olduğunu belirtti. Gerek anaokullarına gerek ortaokullara gerekse liselerimize devam eden öğrenci sayılarını, çoğunluk okullarındaki öğrenci sayıları ile kıyaslayarak vererek, Batı Trakya Türk azınlığının acil okul ihtiyacını dile getirdi. Ayrıca azınlık okullarındaki formasyonlu öğretmenlerin sayılarının yetersiz olduğunu, ilkokullardaki SÖPA mezunlarının yetersiz olduğunu belirtti. Ayrıca SÖPA’nın yerine Selanik Aristotelios Üniversitesinde açılan bölüm hakkında tereddütlerin olduğunu ve hiçbir açıklığın şu anda mevcut olmadığını dile getirdi. Planlanan Anavatan Türkiye’den Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyelerinin getirilmesi meselesinde hiçbir ilerleme olmadığını,Anadili Türkçe olmayanların nasıl Türkçe öğretecek öğretmen yetiştireceklerini Batı Trakya Türk azınlığının anlamadığını belirtti.

19. madde uygulamasının etnik arındırma olduğunu bununda açık bir soykırım olduğunu dile getiren Pervin Hayrullah çözümün, hep birlikte, birlikten güç doğar felsefesi çerçevesinde tüm kurumların birlikteliğinde, uluslararası insan hakları ve azınlık hakları kuruluşlarının toplantılarında daha çok dile getirilerek çözüme kavuşacağını ifade ederek konuşmasını tamamladı.

Konferans sonunda; Avrupa Birliğinin azınlık hakları konusunda yetersiz olduğu, dolayısı ile Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’ında yetersiz olduğu, sorunlarımızı gündemde tutma konusunda bütün Batı Trakyalıların birlik beraberlik içinde çok çalışması gerektiği, Batı Trakya Türklerinin içinden yetişmiş olan akademisyenlerin sorunlarımızı akademik platformlarda dile getirmeleri konusunda bir araya gelerek etkin çalışma içerisinde olmaları gerektiği, Batı Trakya’da yaşanan sorunların akademik platformlarda Batı Trakyalı akademisyenlerce dile getirilmesinin daha etkili olacağı konusunda fikir birliğine varıldığı düşüncelerini dile getiren Op.Dr.Erol Kaşifoğlu’nun; 29 Ocak Milli Direnişi’ni inançla ve mücadeleye bizzat katılan halkımızı saygı ile andığı kapanış sözleriyle konferans tamamlandı.

Konferans sonunda Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmit Şubesi Türk Halk Müziği Korosu Trakya ve Rumeli türkülerinden oluşan repertuarı ile verdiği güzel bir konser ile 29 etkinlikleri son buldu.

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (BTTDD)
GALERİ