Bilindiği gibi geçtiğimiz ay içerisinde Turkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Atina ve Gümülcine’yi ziyaret etmiştir. Bizleri çok sevindiren bu ziyaret göstermiştir ki soğuk savaşın çoktan gerilerde kaldığı bu dönemde, bizler için de artık birşeyler değişmeye başlamıştır.
Eski Dışişleri Bakanları İsmail Cem ve Yorgo Papandreu’nun çabalarıyla canlandırılan dostluk ve barış yönündeki çalışmalar, 1999 deprem felaketi sırasında iki halk arasında yaşanan yakınlaşmalarla büyük bir ivme kazanmıştır. Yunan halkı en zor günlerinde komşuları ve ezeli dostları Türk halkını yalnız bırakmadı ve onlara yardım elini uzattı. Biz şu an o günlerde atılan dostluk tohumlarının mahsulünü toplamaktayız. Bu dostluğun Türk ve Yunan halklarına olduğu gibi biz Batı Trakya Türk halkına da faydası olmuştur.
7 Mart Genel Seçimleri’nden sonra, muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi iktidara gelince, Batı Trakya Türk halkı arasında ilk önce bir endişe yaşandı. Muhafazakar bir iktidarın azınlığımıza karşı tutumunun ne olacağı sosyalist PASOK iktidarı zamanında yaşanan umut verici gelişmelerin devam edip etmeyeceği konusunda tereddütler vardı. Seçimlerden iki ay sonra gerçekleşen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Atina ve özellikle Gümülcine ziyareti öncesi bu gergin hava iyice belirginleşmişti. Özellikle Türk sözcüğünün kullanması, Türk derneklerinin ziyareti gibi hassa konularda tedirginlik had safhadaydı. Daha önce Abdullah Gül’ün Atina’da, tayin edilmiş müftülerle bir emrivaki sonucu görüştürülmesi, şüpheleri daha da arttırıyordu.
Ancak her iki tarafın da bu nazik ortamda birbirine karşı dostça ve anlayışla yaklaşması havayı yumuşattı. Ziyaretler tamamen bir dostluk havası içerisinde sorunsuz olarak tamamlandı ve aksi yöndeki beklentileri boşa çıkarttı. Ziyaretlerin samimi bir hava içerisinde geçmesi ve korkulan gerginlik ortamının yaşanmaması özellikle biz Batı Trakya Türk halkını rahatlattı. Bu dostluk havası bizleri dostluk ve kardeşlik ortamı içerisinde birinci sınıf bir vatandaş olarak yaşamak yolunda daha da umutlandırdı. Geçmişten gelen ön yargıların yıkılmaya başladığını gösterdi. Bundan dolayı Yunan ve Türk hükümetlerini tebrik ediyoruz.
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ziyareti sırasında Batı Trakya Türk Toplumu’nun tüm temsilcileriyle ile Yüksek Tahsilliler Derneği’nde buluştu. Bu temsilciler arasında Avrupa Batı Trakya Türk toplumunu temsilen Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu da yer almıştır. Sayın Başbakan’a faaliyet raporumuzu takdim ettik. Kendileri bu raporu büyük bir ilgiyle inceledi. Batı Trakya mücadelesinin Avrupa kolu olan Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu ve üye dernekleri, bu dostluk ve kardeşlik tablosu içerisinde yer almaktan büyük mutluluk ve gurur duymuştur.
Avrupa Batı Trakya Türk toplumu olarak yıllardır Avrupa’da memleketimizden uzakta yaşamaktayız. Burada hem Yunan hem de Türk kültürünün temsilcileri durumundayız. İki kültürü birden bir arada yaşamak bizler için zenginliktir. Bizler burada iki kültürü birden temsil etmekteyiz. Batı Avrupa devletleri demokrasinin özgürce yaşandığı ülkelerdir. Bizler de bulunduğumuz bu özgürlük ortamında yaşadığımız sorunları ve haksızlıkları dile getiriyor ve mücadelemizi sürdürüyoruz. Bunu yaparken Avrupa’da yaşadığımız toplumlarla uyum içerisinde yaşıyoruz. Çatışmadan, karşılıklı konuşarak ve fikir üreterek ileri gitmek için çalışıyoruz. Karşılıklı saygı ve sevgi ortamı içersinde kendi kültürümüzü, dilimizi, örf ve adetlerimizi yaşatıyoruz. Entegre oluyoruz ancak asimile olmuyoruz. Bu açıdan sayın Başbakanı çok iyi anlıyor ve kendilerine hak veriyoruz.
Zaten Batı Trakya Türk toplumu tarihi boyunca hep barış sever bir davranış içerisinde olmuştur. Yunanistan’da yaşıyor, çalışıyor, vergimizi Yunan Devleti’ne ödüyoruz. Güçlü bir Yunanistan’ın yaratılmasında bizim de katkımız oldu ve hala da devam etmektedir. Ancak sayın Başbakan’ın da belittiği gibi Türküz ancak Yunan vatandaşı olarak devletimize karşı sevgi ve saygı besliyoruz.
Günümüzde Avrupa’nın neredeyse tamamında sınırlar kalkmıştır. Dünyada yaşanan globalleşme süreci sonucu mesafeler önemsiz hale gelmiştir. Her türlü dil, kültür ve topluluk birbirleriyle doğrudan, sınırsız ve sansürsüz bağlantı kurabilmektedir. Yediklerimizin, içtiklerimizin, okuduklarımızın ve dinlediklerimizin bir çoğu dünyanın geri kalanıyla aynıdır. Bu da göstermektedir ki dünya üzerindeki her topluluk, dil, kültür, gelenek ve etnik yapı, tüm insanlık için bir zenginliktir. Bundan dolayı insanlar birarada ve birbirleriyle karşılılı anlayış içerisinde yaşamayı da öğrenebilmelidir.
Yunanistan’ın da uzun yıllardır üyesi bulunduğu Avrupa Birliği içerisinde azınlıkların korunmasına büyük önem verilmektedir. Azınlıkların korunması konusu Polonya ve Macaristan gibi Avrupa Birliği’ne daha yeni üye olmuş ülkelerin anayasalarına kadar girmiştir. Devletler sahip oldukları değişik dil, kültür ve etnik yapıya sahip azınlıklara bu gözle bakarak, onları asimile etmeye çalışmak yerine onlara sahip çıkarak yaşatmaya çalışmalıdır. Bunun için Yunanistan sahip olduğu zenginlikleri tehlike olarak değil, zenginlik olarak görmelidir. Avrupa Birliği’ne üye ve demokrasinin beşiği bir ülkeye yakışan da bu olmalıdır. Bu bakış açısıyla adımlar atılması; dostluk ve hoşgörü ortamı içerisinde diyaloğun ilerletilmesi gerekmektedir.
Batı Trakya Türk Azınlığı’nın varlığı ve sahip olduğu haklar 1923’ten beri çeşitli anlaşmalarla teyid edilmiş olmasına rağmen, bu geçmiş yıllarda ülkemiz tarafından gözardı edilmiştir. Bu anlaşmalar maalesef pratiğe geçmemiştir. Sayın Erdoğan’ın gezisi sırasında yaşanan sıcak hava umut vericidir. Hislerimizde yanılmadığımızı şu an karar aşamasına gelen İskeçe Türk Birliği ile ilgili mahkemenin vereceği karar gösterecektir. Avrupa’daki gelişmelerin ışığında bizde sevindirici bir gelişmeyi dört gözle bekliyoruz. Demokrasinin beşiği Yunanistan bunu başardığı zaman biz de bununla gurur duyacağız.
ABTTF Genel Başkanı
Halit Habipoğlu
Yüksek Mimar
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti ile ilgili resim galerisi için lütfen tıklayınız. 
Bilindiği gibi geçtiğimiz ay içerisinde Turkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Atina ve Gümülcine’yi ziyaret etmiştir. Bizleri çok sevindiren bu ziyaret göstermiştir ki soğuk savaşın çoktan gerilerde kaldığı bu dönemde, bizler için de artık birşeyler değişmeye başlamıştır. 
