ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

İki dilli eğitim konferansı yapıldı

21.02.2013
Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi’nin (BAKEŞ) düzenlediği “Azınlık Eğitiminde İki Dillilik ve Dilsel Yeterliliğin Gelişimi” başlıklı uluslararası konferans, 16 Şubat Cumartesi günü Gümülcine’de gerçekleşti.

Arcadia otelinde düzenlenen ve yaklaşık 500 kişinin takip ettiği uluslararası konferansa, Yunanistan, Türkiye, Bulgaristan ve İngiltere’den uzman konuşmacılar katıldı.

BAKEŞ Başkanı Cemil Kabza’nın yönettiği ve eşzamanlı Türkçe, Yunanca ve İngilizce tercümenin yapıldığı konferansta, anadilde eğitimin önemine vurgu yapıldı. Anadilini iyi öğrenemeyen çocukların, diğer dilleri öğrenmede başarılı olamadıkları ifade edildi. Azınlık eğitiminin sorunlarına da değinilen konferansta, diğer ülkelerde uygulanan iki dilli programlara da değinildi.

“DİĞER ÜLKE ÖRNEKLERİNİ GÖRMEK ÖNEMLİ”

Konferans, BAKEŞ Genel Müdürü Pervin Hayrullah’ın açılış konuşmasıyla başladı. Hayrullah, BAKEŞ’in ilk kez böyle bir organizasyona imza attığını belirterek, iki dilliliğin dezavantaj olmadığını, aksine büyük avantaj oluşturduğunu vurguladı. Hayrullah, iki dilliliğin iyi çalışan bir sisteme oturtulması halinde çok güzel sonuçlar doğrabileceğini ifade ederek, dilsel yeterlilik ve iki dillilik konularında yapılan bazı araştırmalardan örnekler verdi.

Hayrullah yapılan müdahaleler yüzünden azınlık eğitim sisteminin bozulduğunu belirtti ve düzeltilmesi için acilen önemli adımlara ihtiyaç olduğunu vurguladı.

“KALİTELİ AZINILIK OKULLARI İSTİYORUZ”

Açılışta kısa bir konuşma yapan BAKEŞ Başkanı Cemil Kabza, konferansı düzenlemekteki amaçlarının, azınlık okullarındaki eğitim seviyesinin yükseltilmesine bir nebze de olsa katkı sağlamak olduğunu söyledi.

Kabza, “Amacımız yeni bir sistem ithal etmek değildir. Var olan azınlık eğitim sisteminin daha da iyileştirilmesi için sorunları masaya yatırmaktır. Çözüm arayışlarına katkıda bulunmaktır.” dedi.

“GÜZEL BİR ADIM”

Daha sonra kürsüye gelen Gümülcine S. Müftüsü İbrahim Şerif, BAKEŞ yönetici ve çalışanlarını, bir ilke imza attıkları için tebrik etti. Azınlık eğitiminin sorunlarla dolu olduğunu kaydeden Şerif, antlaşmalarla sağlanan, gasp edilen hakların iadesi ve samimi bir diyalogla azınlık eğitiminin sorunlarına çözüm bulunabileceğini söyledi.

İbrahim Şerif, diğer ülkelerdeki uygulamalardan ders alınması gerektiğini de sözlerine ekledi.

“ÇİFT DİLLİLİK BİRLEŞTİRİR”

Konferansın açılışında konuşan Rodop SİRİZA Milletvekili Ayhan Karayusuf, iki dilliliğin büyük bir avantaj olduğunu ifade ederek, bunun toplumları ayıran değil, birleştiren bir unsur olması gerektiğini söyledi. Toplumun yaşadığı ülkenin dilini ve anadilini çok iyi öğrenmesi gerektiğini belirten Karayusuf, azınlık eğitim sisteminin mutlaka her iki dilin de eşit imkanlarla öğretilebilmesi için iyileştirilmesi gerektiğini ifade etti.

“ATILAN ADIMLAR YETERSİZ”

İskeçe SİRİZA Milletvekili Hüseyin Zeybek ise, BAKEŞ’in düzenlediği uluslararası konferansın azınlık eğitiminin iyileştirilmesi için atılacak adımlar açısından önemli olduğunu vurgulayarak, azınlık eğitim sisteminin istenilen düzeyde ve kalitede işlemediğini söyledi.

Azınlık eğitiminin iyileştirilmesi için bugüne kadar atılan adımların yeterli ve başarılı olmadığının altını çizen Zeybek, eğitimin düzeltilmesi için bütününe bakmak gerektiğini ifade etti. “Eğitimin kalitesi, kaliteli öğretmenlerin varlığıyla başlar.” diyen Zeybek, önce eğitimcilerin ciddi bir şekilde eğitilmesi gerektiğini savundu.

“KİMLİĞİMİZE SAYGI GÖSTERİN”

Açılışta DEB Partisi adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı ve İskeçe İl Teşkilatı Sorumlusu Ozan Ahmetoğlu, parti olarak eğitimini azınlığın en önemli ve öncelikli sorunu olarak kabul ettiklerini söyledi. Bu alanda atılacak samimi ve pozitif adımlara şiddetle ihtiyaç olduğunu belirten Ahmetoğlu, “Bizler çocuklarımızın iyi bir eğitim almasını, geleceğe en iyi şekilde hazırlanmasını istiyoruz. Aynı zamanda kendi değerlerine ve kimliğine sahip olarak yetişmelerini ve bu değerlere yabancı kalmamalarını arzu ediyoruz. Batı Trakya Türk azınlığı olarak eğitimimize ve kültürümüze saygı gösterilerek yaşamak istiyoruz. Bunun yolu da azınlık eğitimine saygı göstermekten geçiyor. Bazı kesimlerce tu kaka yapılan, kötü okul olarak gösterilen azınlık okulu bizim çocuklarımızın sadece eğitim aldığı kurumlar değildir. Azınlık okulu aynı zamanda azınlığın kimliği ve kültürüdür. Bu nedenle vatandaşı olduğumuz, ordusunda askerlik yaptığımız, sevgi ve saygı bağıyla bağlı olduğumuz ülkemizden ve devletimizden azınlık eğitimine, kimliğimize, kültürümüze saygı göstermesini, oylarımızla seçtiğimiz temsilcilerimize, kurumlarımıza kulak vermesini talep ediyoruz ve bekliyoruz.” dedi.

MOLLA İSA PETRİDİS’İ TEMSİL ETTİ

Gümülcine Belediye Başkanı Yorgos Petridis’i temsilen kısa bir selamlama konuşması yapan Belediye Başkan Yardımcısı Rıdvan Molla İsa, azınlığın karşılaştığı bir çok sorun olduğunu, bunların başında da azınlık eğitiminin yer aldığını söyledi. Molla İsa, “Anadilini çok iyi öğrenen, konuşan ve aynı zamanda resmi dili çok iyi öğrenen ve konuşan bir toplum olmak istiyoruz.” ifadelerine yer verdi.

Toplantıya şehir dışında olduğu için katılamayan Rodop PASOK Milletvekili Ahmet Hacıosman’ın ise mesajı okundu. Hacıosman mesajında, BAKEŞ’i azınlık eğitimi gibi önemli bir konuyla ilgili uluslararası konferans düzenlediği için tebrik etti.

BİRİNCİ OTURUM

BAKEŞ Başkanı Cemil Kabza’nın yönettiği ilk oturumda, Atina Üniversitesi’nden Thalia Dragona, Londra Üniversitesi Goldsmith College’den Aminul Hoque ve Trakya Üniversitesi’nden Ferhan Kırlıdökme Mollaoğlu konuştu.

“ÇİFT DİLLİLİK ve EĞİTİM”

“Çift Dillilik ve Eğitim” başlığıyla konuşan Atina Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Thalia Dragona, bu tür etkinliklerin diyalog açısından büyük fırsatlar olduğunu belirterek, iki dilli eğitim sistemleri hakkında bilgi verdi.

Kültür farklılığının günümüz toplumları tarafından nasıl algılandığını açıklayan Dragona, çift dilli eğitim sistemleri ele alındığında devletlerin ne istediği, ne sunduğu ve azınlıkların ne talep ettiklerini gözönünde bulundurmanın önemli olduğunu söyledi.

Çift dilliliğin dünyada gelişen bir olgu olduğunu vurgulayan Dragona, “Okulda çift dillilik, öğrencilerin birden fazla dil öğrenmeleriyle ilgili olmakla birlikte, okul müfredatının da bu dilleri kapsamasıdır. Bu durumlarla çift dilli ders programı veya çift dilli eğitimden bahsedebiliriz. Birden fazla çift dilli eğitim sistemi bulunmaktadır. Bunun sebebi de öğrencileri ilgilendiren amaçların farklı olmasıdır. Bazı çift dilli programlar anadilin korunmasını hedeflemenin yanında ülke resmi dilini de öğretmek, bazılarıysa anadili kullanımından ülke dilini kullanımına geçişi sağlamak, bazıları da her iki dili eşit şekilde geliştirmeyi hedeflemektedir.” diye konuştu.

Çift dilli eğitimi destekleyenlerin olduğu gibi karşı olanların da olduğunu kaydeden Dragona, uluslararası arenadan konuyla ilgili bazı örnekler sundu.

Farklılığın çift dilli eğitime yansımasını yorumlayan Dragona, azınlık çocuklarının bir kısmının azınlık okullarında, bir kısmının da devlet okullarında eğitim gördüğünü söyledi. Her iki okulun avantaj ve dezavantajları üzerine duran Dragona, azınlık okulunun daima düşük neticeler verdiğini söyledi ve bunun nedenlerine değindi.

Azınlık okullarının yapısal sorunları bulunduğuna dikkat çeken Dragona, “Müslüman Çocukların Eğitimi” programının uygulamaları hakkında bazı örnekler verdi.

Dragona devlet okullarını analiz ederken, “Kendi düşünceme göre Trakya’da devlet okulunun, azınlık çocuklarının haklarına saygı duyan, Türkçe ve din dersi eğitimi imkanı sunabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bence azınlığın talebi, Türkçe eğitiminin sadece ortaokullarda sınırlandırılmayıp (Gianaku yasasına göre), devlet ilkokullarını tercih eden çocuklar için de devam etmesi yönünde olmalıydı diye düşünüyorum.” ifadelerine yer verdi.

İki dilli eğitim ve azınlık eğitimi konusunda uzun zamandır monologların yaşandığına dikkat çeken Dragona, ailelerin ve toplumların ancak iyi bir eğitimle güçlenebileceğini, daha iyi bir eğitim sistemine ulaşabilmek için ise diyalogun şart olduğunu söyledi.

“ANADİLİ ve KİMLİK”

Konferansa Londra’dan katılan Londra Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Aminul Hoque ise “Büyük Britanya Doğumlu Üçüncü Nesil Bangaldeşliler: Çiftdilli Kimliğin Önemi” başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi.

Dr. Hoque, Londra’da yaşayan üçüncü nesil Bangladeşli gençler arasında anadil, resmi dil, çifdillilik, kimlik ve kendilerini tanımlama konusundaki karmaşıklığı örnekler vererek anlattı. Anadilin, bir kişinin öz kimliğiyle bağlantılı olduğunu ifade eden Dr. Hoque, Londra’da yaşayan üçünücü nesil Bangladeşli 250 gençle dil ve kimlik konusunda yaptığı mülakatlardan elde ettiği sonuçları paylaştı.

Hoque, dünyada en çok kullanılan uluslararası bir dilin konuşulduğu ülkede yaşayan Bangladeşlilerin İngilizce’yi “güç” dili olarak adlandırdıklarını, ancak kendi dil, kültür ve adetlerini ayakta tutabilmek için anadillerinden de vazgeçmediklerini söyledi.
Kültürel kimliğin korunması için Benogoli dilinin önemli olduğunu vurgulayan Dr. Hoque, Müslüman mülteciler arasında Arapça’nın İslam’ın öğrenilmesi ve uygulanması için bir ibadet dili olarak öğrenildiğini söyledi.

“AZINLIK EĞİTİMİNİN ÜRÜNÜYÜM”

Trakya Üniversitesi öğretim görevlisi Yard. Doç. Dr. Ferhan Kırlıdökme Mollaoğlu ise “Batı Trakya’da İki Dilli Eğitim Hakkında” yaptığı konuşmada, kendisini “azınlık eğitiminin ürünü” olarak tanımladı. İlk, orta ve lise eğitimini iki dilli azınlık okullarında tamamladığını anlatan Kırlıdökme, her türlü sorunlara rağmen azınlık eğitim sisteminin başarılı insanlar da yetiştirebileceğini söyledi.

Kırlıdökme, azınlık eğitim sisteminin sürekli erozyona uğradığını belirterek, 1957 yılında çıkan azınlık eğitimi müfredatının bugünün şartlarına uygun olmadığını, bugünün ihtiyaçlarına cevap vermediğini ve bunun için yeniden yazılması gerektiğini kaydetti.

Azınlık eğitiminin düzeltilmesi için atılan adımların yetersiz olduğunu kaydeden Kırlıdökme, azınlık okullarının statülerinde büyük bir karmaşa yaşandığına dikkat çekti. “Azınlık okulu mu, devlet okulu mu” konusundaki karmaşanın giderilmesi gerektiğini savunan Kırlıdökme, azınlık anaokulu konusunda büyük sıkıntının yaşandığını ve azınlığın özel okul kurma girişimlerine devlet tarafından yanıt verilmediğini belirtti.

Azınlığın, azınlık anaokulları kurulması taleplerine cevap verilmesi ve azınlık anaokullarının kurulması gerektiğini ifade eden Kırlıdökme, nitelikli öğretmen eksikliğine değindi. Yunanca’nın azınlık ilkokularında daha iyi öğrenilmesi için gösterilen ilgi ve hassasiyetin Türkçe için de gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Kırlıdökme, Türkçe müfredatını uygulayan öğretmenlerin hizmet içi seminerlere ihtiyacı olduğunu ve bu semirlerlerin Türkiye’den gelecek uzmanlar tarafından yürütülmesi gerektiğini söyledi.


İKİNCİ OTURUM

Konferansın ikinci bölümünü de BAKEŞ Başkanı Cemil Kabza yönetti.

Bulgaristan’dan konuşmacı olarak katılan Mine Adalı Radaykova, “Erken Çocukluk Döneminde Anadil Edinimi ve İkinci Dile Açılan Pencere” konusunu ele aldı. Türkoloji uzmanı olan Adalı, anadilini iyi öğrenen öğrencilerin ikinci bir dili daha kolay, daha başarılı, daha sistemli ve daha dikkatli öğrenebileceğini söyledi. Çocukların ana dilini öğrendikten sonra ikinci dile nasıl yatkın olduklarına dair örnekler veren Mine Adalı, evde anne - baba arasında konuşulan dilin ikinci dilin öğrenilmesinde önemli bir etken olduğunu kaydetti. Bulgaristan’dan örnekler veren Adalı, evde konuşulan Türkçe’nin okulda öğrenilecek Türkçe’nin temelini oluşturduğunu, onun için anne ve babalara evde iken bile kendi aralarında konuştukları dile çok dikkat etmeleri gerektiğini söyledi.

Adalı, Bulgaristan’da Türkçe’yi öğrenme konusunda talebin son yıllarda düşüşte olduğunu söyledi ve birkaç yıl önce Türkçe’nin seçmeli ders olarak öğrenilmesi için yapılan başvuru dilekçelerinin 10 binden, 7 bine düştüğünü açıkladı.

Adalı, evde konuşulan anadilin çok iyi temeller üzerine oturtulması, geliştirilmesi ve öğretilmesi gerektiğini söyleyerek, ikinci dilin ancak bu şekilde daha sağlıklı, kolay ve hızlı öğrenilebileceğini ifade etti.

RUSÇUK’TA DURUM

Bugaristan’ın Rusçuk bölgesinde Türkçe ve Bulgarca öğretmeni olarak çalışan Mecbure Efraimova, Bulgaristan’da uygulanan anadili Türkçe eğitimi ve iki dilli eğitim sistemi üzerine konuştu.

Anadilde eğitimi garanti altına alan Bulgar yasaları hakkında bilgi veren Efraimova, Rusçuk bölgesinde uygulanan Türkçe müfredatı hakkında yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını paylaştı.

Bulgaristan’da uygulanan Türkçe eğitimin sorunları ve zorlukları hakkında örnekler vererek, sorunların aşılması için uygulanabilecek yöntemleri anlatan Efraimova, Türkçe’nin Bulgarca’ya etkilerini açıkladı.

Bulgaristan’da Türkçe’nin hala seçmeli ders olarak okutulduğuna dikkat çeken Efraimova, ders programı müfredatının yeniden yazılması, karma sınıflarda uygulanan Türkçe müfredatının yeniden gözden geçirilmesi, yeni kitapların yazılması, Türkçe’nin seçmeli ders olmaktan çıkıp, Türklerin yoğun olduğu bölgelerde mecburi ders olması gerektiğini söyledi.

Mesleği olan öğretmenliğin yanısıra Türkiye ile Kültürel İlişkiler Derneği “GÜNEŞ” başkanı olan Mecbure Efraimova, GÜNEŞ’in Türkçe’nin daha iyi öğrenilmesi için yaptığı katkılar ve kültürel çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

ALİ HÜSEYİNOĞLU

Konferansın son konuşmacısı olan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Ali Hüseyinoğlu, “Çift dillilik ve Azınlık Eğitimi” konusunda bilgi vererek, Batı Trakya’daki azınlık okullarında uygulanan iki dilli eğitim sistemininin tarihi süreç içerisinde geçirdiği zorlu evreleri anlattı.

Tarihi süreç içinde çift dilli eğitime ve Türkçe alfabeye nasıl geçildiğini örnekler vererek anlatan Dr. Hüseyinoğlu, azınlık eğitiminin savaş yıllarında aldığı darbeler hakkında bilgi verdi.

Azınlık okullarındaki iki dilli eğitime yeni bir sistem kazandıran Türk-Yunan Kültür Antlaşması’nın sağladığı avantajlar üzerinde de duran Dr. Hüseyinoğlu, okul müfredatının nasıl oluşturulduğunu anlattı.

Azınlık eğitimindeki özerkliğin 1995-1981 tarihleri arasında kısıtlanmaya başlandığını ifade eden Dr. Hüseyinoğlu, azınlık ilkokullarındaki tabelalarındaki “Türk” ifadesinin kaldırılması, Türkçe ders kitapları ve öğretmen konusunda yaşanan sıkıntıları örnekler vererek anlattı.

Hüseyinoğlu, azınlık hakları açısından 1980’li yılları “zor yıllar” olarak tanımlayarak, bu dönemde azınlığa uygulanan baskı ve asimilasyon politikasının azınlık eğitimini nasıl etkilediğini anlattı.

1991’den sonra azınlık eğitiminin iyileştirilmesi için yeni bir dönemin başladığına dikkat çeken Dr. Hüseyinoğlu, ancak bu dönemde de iyileştirilme yerine, sistemin daha çok karıştırıldığını ve eğitim kalitesinin sürekli düştüğünü söyledi.

Azınlık eğitimi konusunda azınlığın taleplerinin devlet tarafından kabul görmediğini hatırlatan Dr. Hüseyinoğlu, özel ve özerk olması gereken azınlık eğitiminde devlet kontrolünün artarak devam ettiğini, bu nedenle azınlığın bu alandaki etkisinin sürekli aza indirildiğini, Türkiye ve Yunanistan arasında azınlık eğitimi konusundaki diyalog eksikliğini ve azınlık eğitim kalitesinin günden güne nasıl düştüğünü anlattı.

Konuşmacılar daha sonra dinleyicilerin sorularını yanıtladı.

Toplantıya katılan YUNTÜRK Başkanı Ferruh Özkan, konferans sonunda dernek olarak azınlık eğitimi konusunda yaptıkları bir çalışmanın raporunu sekreteryaya teslim etti.

Yaklaşık 500 kişinin izlediği konferansa azınlık ve çoğunluk basın mensupları büyük ilgi gösterdi. Konferansı TRT Haber ve Rumeli TV de izledi.


Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi’nin (BAKEŞ)
GALERİ