Değerli okurlar,
Üyesi olduğumuz Avrupa Milletleri Federal Birliği(FUEN)’nin çatısı altında FUEN Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığım dönemde kurduğumuz Türk Azınlıkları/Toplulukları Çalışma Grubu(TAG) Sözcüsü olarak Romanya ve Bulgaristan’ı ziyaret ettim.
Amacımız Avrupa’da yaşayan ulusal azınlıkları çatısı altında toplayan en büyük kuruluş olan FUEN’i tanıtarak Romanya ve Bulgaristan’daki Türk soydaşlarımızı FUEN ailesine katmak.
Romanya’da 20 tanınmış azınlık grubu içerisinde Türk soyundan olanlardan Tatarlar ve Türkler devlet tarafından tanınıyor, anayasa ile azınlık hakları garanti altına alınmış durumda.
2021 yılında yapılan nüfus sayımına göre 19 milyon nüfusa sahip Romanya’da Türkler resmi verilere göre 20 bin, Tatarlar da 18 bin.
Ancak bu nüfus sayımı pandemide elektronik olarak yapıldığından Tatarlar ve Türkler, bu rakamın çok üzerinde bir nüfusa sahip olduklarını ifade ederek ülkedeki Tatar ve Türk toplam nüfuslarının 80 ila 100 bin arasında olduğunu tahmin ediyorlar.
Her ikisi de ülkedeki diğer tanınmış azınlıklar gibi Romanya meclisinde milletvekiline sahipler.
Zira ülkedeki tanınmış tüm azınlıkların parlamentoda temsil edilmesi için bir milletvekili olmak üzere kontenjan ayrılıyor.
Hatta tüm azınlık milletvekillerinin yer aldığı Ulusal Azınlıklar Konseyi de var.
Azınlıklar ile ilgili tüm kararlar önce bu konseyden geçiyor.
Ayrıca ülkedeki azınlıklar kamu kurum ve kuruluşlarında görev alıyorlar, bakan yardımcılığı dahi mümkün.
Tüm azınlık gruplarına nüfuslarına oranla hazineden yıllık bütçe ayrılıyor.
Şu anki Cumhurbaşkanı da Alman azınlığa mensup Klaus Iohannis, ilk kez 2014’te seçildi, iki dönemdir cumhurbaşkanlığı yapıyor.
Bizde ise ülkedeki azınlıklar tanınmıyor, azınlıkların temsil edilmemesi için ülke genelinde yüzde 3 barajı uygulanıyor.
Batı Trakya Türk toplumu olarak “Türk” olduğumuz dahi inkar ediliyor.
Bulgaristan’da ise Hak ve Özgürlükler Hareketi(HÖH) Partisi, 2023 seçim sonuçlarına göre Meclis’te 36 milletvekili ile temsil ediliyor.
HÖH, ülkedeki dördüncü büyük parti olarak yönetimde söz sahibi.
Bulgaristan’daki Türkler dini alanda da oldukça geniş haklara sahipler.
Bulgaristan Başmüftülüğü devlet tarafından tanınmış bir kurum, 28 ilde 20 müftülük ile Müslüman cemaatin kendi organizasyonu ve işleyişi serbestçe yerine getiriliyor.
Beş yılda bir yapılan seçimlerde 1400 kayıtlı cami derneğinin gönderdiği delegelerin seçimleri ile Yüksek İslam Şurası Başkanı ve üyeleri, Başmüftü, bölge müftülerini seçiyorlar.
Başmüftülük devlet bütçesinden Müslüman nüfus sayısı ile orantılı olarak pay alıyor.
Ayrıca vakıflara ait tüm gelirler başmüftülük tarafından toplanıyor ve cemaate ihtiyaca göre dağıtılıyor.
Romanya ve Bulgaristan, 2007 yılında AB’ye üye oldular.
Ülkemiz ise 1981’de AB üyesi oldu.
Bu iki ülke komünizmden demokrasiye geçerken ülkesinde yaşayan azınlıkların varlığını kabul etti, ülke topraklarında farklı dil, din, kültür ve kimliklere hoşgörüyle yaklaşarak onları koruyan yasalar kabul ettiler.
Bunların hiçbiri ülkemde yok, neden?
Bu iki ülke ile ülkem arasındaki fark ne?
Fark, iyi niyet!
Bakın Romanya ve Bulgaristan’a, bu iki ülkede yaşayan azınlıklar, azınlık olarak tanınsın ya da tanınmasın ülkelerinin toprak bütünlüğüne karşı gelip ülkeyi ele mi geçirdiler?
Geniş haklar tanınınca bunları kötüye kullanıp ülkelerine ihanet mi ettiler?
Hayır!
Aksine yaşadıkları ülkelerin kurucu unsurları olarak kendi ülkelerinde eşit ve özgür bir yaşam için hak ve özgürlüklerini talep ettiler, hepsi bu!
Bu özgürlükler temin edildiğinde de gördük ki hiçbir korku senaryosu gerçek olmadı.
Yani asıl mesele iyi niyetli yaklaşım!
Ülkemiz bizim bu ülkedeki varlığımızı, kimliğimizi tanıyıp bizleri ülkenin gerçek zenginliği olarak gördüğü gün mevcut sorunları çözülmemesi için hiçbir sebep yok!
Fakat ...
İyi niyet olmayınca -mış gibi bir yaklaşım doğuyor, sorunlar çözülmüyor, her gün yenisi ekleniyor.
Bize de her alanda sesimizi duyurmak için mücadele etmek düşüyor.
Hep yaptığımız gibi!
Saygılarımla.
Halit Habip Oğlu
ABTTF Başkanı
