ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Türk-Yunan Yakınlaşması Ve Batı Trakya Türkleri

28.09.2005
Batı Trakya Türk Toplumu, Lozan Antlaşması ile “Azınlık” olarak bırakıldıkları topraklarda yıllarca ağır baskı ve ayırımlara maruz kalmış, uluslararası antlaşmalarla güvence altına alınmış haklarının yanı sıra, zaman zaman temel İnsanlık Hakları’ndan dahi mahrum edilmiş, geçmişi pek de mutlu sayılmayan bir topluluktur.

Karşılaştığı sorunların başlangıç noktasının Atina olduğu bilincini taşıyan Türk Azınlık, bununla birlikte maruz kaldığı haksız uygulamaların dozunun Türk-Yunan ilişkilerinde esen “rüzgardan” önemli ölçüde etkilendiği gerçeğini de hiçbir zaman gözardı etmemektedir.

Dolayısıyla, bulunduğu topraklarda barış içinde insanca bir yaşamdan başka bir şey hayal etmeyen Batı Trakya Türkü, anavatanı Türkiye ile ülkesi Yunanistan arasında oluşturulacak gerçek bir dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerini arzu ettiği gibi, bu ilişkilerin geliştirilmesinde de önemli beklentileri bulunmaktadır

Türkiye ile Yunanistan arasında halen çözüm bekleyen bir çok soruna rağmen, bugüne kadar karşılıklı atılan bazı adımlar sonucunda iki ülke ilişkilerinde önemli mesafe kat edilmiştir. Ancak, iki komşu ülke arasında kaydedilen bu yakınlaşmanın henüz Batı Trakya’ya Türk Azınlığın beklentileri oranında yansıdığını söyleyebilmek mümkün değildir.

Türk Azınlık için yaşamsal önem taşıyan bazı sorunların Türk-Yunan yakınlaşması çerçevesinde gündeme getirilerek çözüm arayışına gidilmesi Batı Trakya Türklerinin en önemli beklentisidir.

Yunanistan’da, 7 Mart 2004 seçimlerinde Yeni Demokrasi Partisi’nin (ND) iktidara gelmesiyle önceki hükümetler döneminde gerçekleşmesi mümkün olmayan bu beklentiyle ilgili yeni umutlar doğduğunu görmekteyiz.

ND hükümetinin Azınlıkla ilgili çağdaş politikası çerçevesinde kısa zamanda Türk Azınlık ile Atina arasında oluşan samimi diyalog, uzun yıllar sürüncemede bırakılmış bir çok sorununun gerçek boyutlarıyla merkeze yansımasına ve realist yaklaşımlarla ele alınmasına yardımcı olmaktadır.

Bugün, Azınlığımızı ilgilendiren bir çok konu tarafımızdan bölgesel ve ulusal düzeyde tüm platformlarda açıklıkla dile getirilip bunlarla ilgili taleplerimiz tüm şeffaflığıyla ilgili makamlara ulaştırılırken, Atina’nın da bunlara karşı samimi yanıt verme çabası içerisinde olduğunu görmekteyiz. Örneğin, yaklaşık birbuçuk yıllık milletvekilliği görevim süresince bugüne kadar parlamentoda dile getirilmemiş azınlık sorunlarıyla ilgili sunduğum soru önergelerine karşı (19. madde vs.) Atina hükümeti gerçekçi bir yaklaşım sergilemiştir.

Ayrıca, soru önergesi şeklinde parlamentoya getirdiğimiz bir çok günlük sorun çözüme kavuşturulduğu gibi, bu konudaki girişimlerimiz sayesinde Azınlığımızı ilgilendiren daha önemli sorunlar da ilgili makamların gündemine girmiş bulunmaktadırlar.

Ancak, toplumumuz açısından yaşamsal önem taşıyan bu sorunlar, geçmiş hükümetlerin Azınlık konusuna yüzeysel yaklaşımları ve günübirlik politikaları nedeniyle kronikleşmiş ve çözümü daha girift bir duruma gelmiş durumdadırlar.

Dolayısıyla, bu konuda kısa vadeli bir beklenti içerisine girmek ve yaklaşık 20 yıllık PASOK iktidarları döneminde biriken sorunların “bir kalemde” çözülmesini beklemek yanıltıcı olabilir.

Ancak, yukarıda da belirttiğimiz üzere, Azınlık konusunda belirleyici etkisi olan Türk-Yunan ilişkilerinin iki ülke başbakanları Erdoğan ile Karamanlis’in özel çabaları sonucu bugün geldiği noktada Azınlık sorunlarının kesin ve kalıcı çözümü açısından yeni umutlar doğurmaktadır.

Bugün, bizlerin kararlılıkla üzerine gittiğimiz bu sorunlar her ne kadar bölgesel ve merkezi düzeyde ele alınıp tartışılıyorsa da, iki ülke ilişkilerindeki “hava”nın da bu sorunların çözümüne önemli etkisi olacağı kesindir.

Dolayısıyla, iki komşu ülke arasındaki barışçı ilişkilerin iyileştirilerek, bölgemizin dostluk ve işbirliğinin geliştiği istikrarlı bir bölgeye dönüşmesi Batı Trakya Türk Azınlığı’nın en büyük arzusudur.

Her iki ülke halklarının ezici çoğunluğunun da ortak arzusu olduğuna inandığımız bu vizyonun gerçekleşmesi için, muhakkak hepimize önemli görevler düşmektedir. Bizler, Türk Azınlık olarak bu konuda üzeremize düşen görevi daha önce de yaptığımız gibi, bundan sonra da yapmaya hazırız. Bu konuda örnek oluşturan iki ülke başbakanlarının özel çabaları paralelinde atılacak her türlü adım tarafımızdan destek görecektir. Çünkü, inanıyoruz ki, geçmişin tabularını yıkarak, Ege’nin iki yakasındaki insanları kalıcı bir dostluk ve barışa götürecek yegane yol budur, bu olmalı!..

Av. İLHAN AHMET
Rodop milletvekili
GALERİ