ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Karahasan:

21.05.2006
Embros - İskeçe

17 Mayıs 2006

PASOK'un İskeçe - Kavala - Drama Genişletilmiş İller Başkanlığı adayı Gülbeyaz Karahasan'la yapılan mülakat


Soru: Yerel toplum bir kızın geleneksel kalıplardan çıkarak tahsil görmek istemesini nasıl karşıladı?

Gülbeyaz Karahsan: Okula gitmem, köy toplumu tarafından parmakla gösterilen bir kişi olmama neden oldu. Atina Hukuk Fakültesini kazanıp, Atina'ya gittiğim ilk yılı unutamıyorum. Dil sorunum vardı. Liseyi köyde bitirdim. Lisede haftada 3 - 4 saat Türkçe görüyorduk. Evde ise "Pomakça" konuşuyorduk. Okumaktan hoşlanıyordum, öğretmenlerim de dille ilgili pratik yapmam için beni teşvik ettiler.

Dili iyi konuşuyordum ve köyüm hakkında bilgiler veriyordum. Ancak Atina'da, Atina ve adalardan başka bir şeyi bilmiyorlar. Biz sanki başka bir dünyada yaşıyoruz.

Soru: Daha önce bahsetmiş olduğunuz çokdillilik azınlık çocuklarının eğitiminde bir "fren" etkisi yapıyor mu?

Gülbeyaz Karahsan: Bize ağır geliyor... Annem ve babam Türkçeyi de Yunancayı da iyi bilmiyorlar, sadece "Pomakça" konuşuyorlar. Arapça, ilkokul 4. sınıftan itibaren de İngilizce öğreniyoruz. Tabii bunun yanısıra Türkçe ve Yunanca da var.

Azınlık eğitiminde elbette bazı adımlar atılmıştır, ancak şüphesiz pek çok şey daha yapılmalıdır. PASOK hükümetleri sırasında önemli adımlar atılmıştır. Bariyerler indirilmiş ve Yunan üniversitelerinde okumamıza izin veren kontenjan getirilmiştir. Kanımca olması gereken ve gerçekleşmesi için çalışacağım konu, ikidilli 9 yıllık mecburi eğitimdir. Azınlık için mecburi eğitim olmadığından dolayı bazı konulada geri kalıyoruz.

Soru: Siz zincirleri kırdınız, ancak "Müslüman" kadın baskı altında ve hukuk tarafından korunmuyor. (tayinli) Müftünün Tanrının inayetiyle yargıladığı ve şeriatın (Batı) Trakya'da hakim olduğu doğru mu? Burada şunu belirtmekte de yarar var: Şeriat, kadını 12 yaşında bile, üstelik vekiller aracılığıyla evlenmeye zorladığı ve bunun da Türkiye'de değil de, sadece (Batı) Trakya'da uygulandığından dolayı, AB ile sorunlar yaşıyoruz.

Gülbeyaz Karahsan: Medeni kanun açısından tüm yetkiler (tayinli) Müftüdedir. (tayinli) Müftüye ya da medeni mahkemelere gitmeyi seçmek bizim elimizde değil. Dini nikahla evlendiğimizden dolayı (%99) nafaka ve velayet konularını düzenlemesi için (tayinli) Müftüye gitmek zorundayız. Esas sorun bunun ikinci derecesi olmamasıdır. Mahkemeler (tayinli) Müftünün kararlarını onamakla yetinmektedirler. Temyiz yoktur.

Bu konu hakkında partime bahsettim. Müftünün azınlık tarafından seçilmesi gerekir. Hükümet tarafından atanmasının bir çözüm olup olamayacağını bilemem. En azından seçilmiş olacak ve adaylar arasından bir seçme şansı olacak. Müftü gibi Tanrının inayetiyle yargılama hakkına sahip olan bir yargıcın, azınlığın kabulüne mazhar olması gerekir.

Bu konuda yazılı yasal bir çerçeve yok, Müftü bu konuda kendi düşüncesine göre karar vermektedir. (tayinli) Müftü hukuk eğitimi almamış ve gerekli hukuk bilgilerine sahip olmayan bir kişi, her seferinde Kuran'ı farklı şekilde yorumlayarak yargılayamaz. Bu konuda başka dereceden bir kontrol yok, sadece onama var.

Bunların yanısıra Müftünün mutlaka Yunanca bilmesi ve kendisine yardımcı olacak olan bir hukuk danışmanı olması gerekmektedir.