ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Batı Trakya Yunan Basınından Haberler

20.07.2006
Eleftheri Thraki – Dedeağaç

8 Temmuz 2006


Biz Trakya'da yaşayanlar, bilhassa son 10 yıl zarfında bizi gerikalmışlık ve azgelişmişlik tünelinden çıkaracak bazı gelişmeler olduğu hissine kapılmıştık. İşin gerçeği, bazı olaylar gerçekten de buna işaret ediyordu.

Bölgemizdeki altyapı yatırımları, yapılan girişimlerin, politik söylemlerdeki değişimlerin bu görüşü güçlendirdiğini belirtmek gerekir. Elbette bölgemizin çevresinde meydana gelen bazı değişiklikler de buna katkıda bulundu. Bu meyanda ortaya çıkan yeni ruh hali, azınlıkla çoğunluğun arasındaki duvarların yıkılmasına ve samimiyet hislerinin ve ilişkilerinin doğmasına neden oldu.

Farklılıkları değerlendirerek, bunları bir zenginlik kaynağına dönüştürmek gerektiğini hissettik. Esasen ayrımcılık ahlaki yönden olduğu kadar, tarihi süreç olarak da geride kalmış bir olgudur. Yasalar ve haklar önünde eşitlik sadece sözde kalan bir teori olmamış, aynı zamanda kelimenin tam anlamıyla aşama aşama uygulanmıştır.

Trakya farklı nedenlerden dolayı son zamanlarda gündemin baş maddesi haline gelmiştir. Ne var ki olumsuz olan bu gündemin sorumluğu, farklı taraflara aittir.

- Sorumluluk Türkiye'ye ve Gümülcine'deki Türk Başkonsolosluğuna aittir.

Komşumuz bir yandan iç sorunlarının üstesinden gelmek ve alışılageldiği gibi bu sorunlarını ihraç etmek, öte yandan üyelik müzakereleri sürecinin farklı evrelerinde pazarlık gücünü artırabilmek amacıyla bir sorun yığını oluşturmaya çalışmaktadır.

Türkiye, AB, dolayısıyla Yunanistan'la gerginlik yaratma taktiğinde, AB'ye tam üyeliğinin suya düştüğüne inandığından dolayı diklenmeye ve bu bağlamda "Kıbrıs"a karşı olan tutumunu sertleştirmeye, Ege'de saldırganlığını artırmaya başlamıştır.

Türkiye bunun yanında Trakya'daki "Müslümanları" daima yanında yer almaya hazır bir unsur olarak gördüğünden dolayı, bunları en kabul edilemez bir biçimde kullanmaktadır.

- Sorumluluk, PASOK Başkanı Papandreu başta olmak üzere, herkes Türkiye'nin tutumundaki değişikliğe işaret etmişken, gerekli önlemleri almayan Hükümete aittir.

Hükümet bu nedenden dolayı Türk Parlamenterler Heyeti Trakya'yı gezer ve tahrik ederken, hazırlıksız yakalanmış ve gerekli tepkiyi gösterememiştir.

Aslında Türk Başkonsolosluğunda hazırlanan ve azınlık yetkililerinin imzalamak zorunda kaldıkları bir metin, bunu birkaç hafta kadar önce belli etmişti. Hükümet ise, azınlık mensuplarının bu gibi durumlarda başka seçenekleri olmadığını bilmezmiş gibi, Rodop Milletvekili Sayın İlhan Ahmet'in anılan metni imzalaması gibi ikincil bir konuda açıklamalar getirmeye çalışmıştı.

Konum Trakya olduğu için ne bu metne, ne de 2004 Aralık ayındaki Helsinki zirvesi, 2005 Ekim ayındaki toplantı ve kaybedilmiş fırsatlar gibi konulara değinmeyeceğim.

- Sorumluluk Trakya azınlığının resmi temsilcileri ve ileri gelenlerine aittir.

Bahsekonu kişiler kendi özerkliklerini öne sürmemişler, hep birlikte elde ettiğimiz yeni gerçekliği savunamamışlar ve özel sohbetler sırasında azınlıktan pek çok kişinin fısıldayarak belirttikleri gerçek fikirlerini yüksek sesle dile getirememişlerdir.

Uzun sözün kısası bahsekonu kişiler Trakya'nın kalkınması yönünde hep birlikte gösterdiğimiz çabaya zarar vermişlerdir.

Bu kişiler bu boyun eğici davranışlarıyla kalkınma için ciddi bir engel teskil eden bir endişe ve korku iklimi yaratmakla kalmamışlar, bunun yanında dini ve kültürel etkinlikler ve karşılıklı ilişkiler sayesinde elde ettiğimiz edinimlere ve topluma da zarar vermişlerdir.

Gerçekten de bu temsilciler ve ileri gelenler Türkiye'nin esas emellerini bilmiyorlar mı?

Türkiye'nin sadece demokratik kaygılardan dolayı mı (Batı) Trakya'daki hak ve özgürlüklere değindiğini sanıyorlar?

Her türlü etkinlikte en başta yer alan ve açıklamlarıyla komşu ülkeyi yere göğe sığdıramayan bu zavallı azınlık mensubu belediye başkanları, acaba bir Avrupa ülkesinde vatandaşları göçmenlerle ilgili olarak anılan ülkenin Başbakanına bir mektup yolladıklarından dolayı, 56 meslektaşlarının yıllarca hapis cezası alma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarından haberdarlar mı?

Azınlık ileri gelenleri, Trakya'nın köylerindeki azınlık insanının tütününü yok pahasına sattığını ve hepimizin desteği ve çalışmalarına muhtaç olduğunu görmüyorlar mı? Tütün konusundaki gelişmelerin, çoğunluğu azınlık köyleri olan köylerin boşalmasına neden olacağının farkında değiller mi?

Bölgemize sadece ekonomik zorluklar perspektifinden bakan Hükümet yüzünden sekteye uğrayan kalkınma hamlemizi devam ettirebilmek için Trakya'nın tüm vatandaşlarının ve tüm kurum ve kuruluşlarının harekete geçmesi gerektiğini görmüyorlar mı?

- Sorumluluk bazıları siyasi nedenler, bazı yanlış değerlendirmeler yüzünden susan Hristiyan temsilciler ve siyasetçilere aittir.

Sonuçta Hristiyan-Müslüman herkese sorulması gereken soru, siyaseten intihar etmeden fikirlerimizi ifade etmekte ne kadar serbest olduğumuzdur.

Tekrar ediyorum, son yıllarda iyi bir yoldayız. Bu yolumuzun kesilmesine izin vermeyelim, eski yıllara dönüşün ne gibi şeyler alıp götürebileceğini bir kez daha düşünelim.

- Sorumluluk, bölgemizde vuku bulan bazı olayları ele alan kitle ilteşim araçlarına aittir.

Neredeyse her gün haber bültenlerinde, özel programlarda ve gazetelerde bölgemizle ilgili görüşleri izleyip okuyoruz, ancak bölgemizin resmi kurumlarının görüşlerine yer verilmiyor. Şahsen, kendilerini bölgemizin hamileri sayarak bölgemiz hakkında fikirler ileri süren kişileri gördüğümde rahatsız oluyorum. Trakya dışında yaşayanların bölgemiz hakkında fikir sahibi olmaları hakkı yoktur demiyorum, benim esas istediğim, bu kişilerin Trakya'ya devamlı bir ilgi göstermeleri ve düşüncelerini, bölgenin ve halkının kalkınmasına katkıda bulunacak bir şekilde, gerginlik yaratmaktan ve siyasi çıkarlara hizmet etmekten uzak, soğukkanlı bir şekilde ifade etmeleridir.

Evros PASOK milletvekili Georgios Dolios




Eleftheri Thraki – Dedeağaç

14 Temmuz 2006


Türkiye’den gayrı menkul satın alan yunanlar kim?

Türk gazetesi Milliyet'te yer alan bir habere göre, Yunanlılar Türkiye'den en çok gayrımenkul satın alan yabancı ülke vatandaşlarıymış. Bahsekonu haber, Rahşan Ecevit'in Türkiye'nin işgal altında olduğunu öne sürmesi ve gazeteci Can Dündar'ın ziyaret ettiği bir Bakanın bürosunda gördüğü bir harita üzerine gündeme geldi.

Türkiye Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün verdiği bilgilere göre, yabancıların Türkiye'de satın aldığı gayrı menkul sayısı 47.912. Bunlardan 12.536'sı ise Yunanlılar tarafından satın alınmış.

Görünenlere göre, Yunanlıların ilgileri daha çok "Doğu" Trakya ve Marmara bölgesine odaklanmış durumda. Burada ise akıllara "Türkiye'de gayrı menkul satın alan Yunan vatandaşları kim" sorusu geliyor.

Acaba bu kişiler bir zamanlar zorla ve sistematik bir şekilde doğdukları topraklardan uzaklaştırılan İstanbullular mı?

Yoksa bu kişiler, paralarını Yunanistan'da değil de, Türkiye'de değerlendirmeyi daha güvenli gören Hristiyan Yunanlılar mı?

"Milliyet" gazetesindeki haberde bu 12.536 gayrı menkulü satın alan kişilerin kim olduğu belirtilmiyor. Elimizde olan bilgilerden de yola çıkarak, Marmara, "Doğu" Trakya ve İstanbul'daki bu mülkleri satın alan kişilerin, dükkânlar, müstakil evler, apartman daireleri alarak, paralarını yıllardan beri "anavatanlarına" yatıran, dinen Müslüman Yunanistan vatandaşları olduklarını sanıyoruz.

Bilindiği gibi İstanbul'a giderken yollarda görülen apartmanların çoğu, Türk bankalarınca finanse edilen yapılar. Dolayısıyla bunları satın almak için, oldukça kabarık cüzdanlar gerekli. Trakya'da tarım ve hayvancılık konusunda verilen primler gözönüne alınırsa, Meriç nehrinin doğu tarafına yatırılan bu paralardan dolayı bölgemizin yaşadığı ekonomik zafiyetin boyutları da anlaşılabilir.

Bu arada bu paraların Türkiye'ye nasıl kaçırıldığı ise tamamen mercek altına alınması gereken ayrı bir konu.