Seçim Öncesi Vavaçiklis ve Türkçülük

Antifonitis - Gümülcine

25 Ekim 2006

SEÇİM ÖNCESİ VAVAÇİKLİS VE TÜRKÇÜLÜK

Ne Dediğini Bilmemek...

Gümülcine Belediye Başkanı Tasos Vavaçiklis'in kendini rezil etmesi ve en azından broşürlerle Türk tarafı cepheye geçmesi, bu seçim öncesi dönemin açık ara en yakışıksız görüntüsünü teşkil etti. Adıgeçen, kendisinde „milliyetçi PASOK'u“ gören herkesi büyük bir hayal kırıklığına uğratarak, siyasi açıdan hayatta kalmak ve besbelli ki Belediye Başkanlığını devam ettirebilmek için parmak ısırtıcı, ancak aynı zamanda kendini rezil eden bir dönüş yapıverdi.

Vavaçiklis, ikinci turda başkanlığı Koçakis'e kaptırma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, Türkçe „Yeni Yön“ adında bir broşür yayınladı ve bilhassa 19 Ekim 2006 tarihli broşürde yazdıkları milli (YN. - ve politik) açıdan o denli rezildi ki, Başbuğ bile imzasını altına atmaya çekinirdi.

Vavaçiklis ilk turda azınlığın oylarının büyük bir kısmını kazandığına (YN. - acaba ne gibi bedeller karşılığında) ve kazandığı takdirde azınlıktan 5 meclis üyesi çıkaracağına güvenerek „Gümülcine Türkünün tarihi sorumluluğu ve milli görevinden“ dem vuruyordu. Daha da kötüsü, anılan broşürde iki Belediye Başkanlığı makamının ve Gümülcine Su ve Kanalizasyon İşleri İdaresinin Türklere verildiği belirtiliyor ve bunun ortak bir şekilde yönetmek olduğu vurgulanıyordu.

Bozkurtların milliyetçi sayıklamalarını andıran bu ifadeler karşısında her türlü seçim öncesi dönem onur ve haysiyeti gözyaşları içinde kalır! „Türk seçmenler“ gibi ifadeler (YN. - esasen genellenmediği ve dayatılmadığı sürece pek çok hemşerimiz tarafından mantıklı bir şekilde karşılanan ifadelerdir) bu manifestonun önünde zemzem suyuyla yıkanmış gibi kalıyorlar. „Gümülcine'nin Türkünün cevabı çok sert olacak“ şeklinde son bulan bu manifestoya, Kalkanca bölgesindeki Türkçe konuşan Çingeneleri bile „soydaş“ olarak yerleştirmişler!

Bu duruma azınlıktan oy alma şansına nail olmayan zavallı Koçakis nasıl cevap versin ki? O da kalktı kazanması durumunda listesinden çoğunluk mensubu bir adayın istifa edeceğini, dolayısıyla yerine başka bir Müslümanın geçeceğini söyledi (YN. - ya da en azından böyle yazıldı).

Vay be! Bizim Trakya'da ne güzel bir topluluğumuz varmış böyle! Bu ne uyum içinde bir arada yaşamak! Ne kadar güzel karşılıklı ihsan etme!

Şaka bir yana durum gerçekten de çok ciddi. Bu rezil rüsva varakpareyi yayınlayan Tasos (Vavaçiklis) ile yıllardan beri sözünü sakınmadan gerçekleri olduğu gibi söyleyen ve Türk görüşünden çekinenleri tiye alan kişinin aynı şahıs olduğunu unutmayalım. (sözde) Ermeni Soykırımıyla ilgili mesaj gönderen, (sözde) Pontus Soykırımı etkinliklerini onurlandıran ve bizim Vasos Lissaridis'i getirdiğimizde tüm Belediye Meclisi korkudan ortalıklarda görünmezken, gelip ödül takdim eden tek kişiydi.

Vavaçiklis, herkesin duyabileceği bir şekilde Başkonsolosluğu ve adamlarını aşağılayıcı sözler edebilen biriydi; hatta önceki Başkonsolosa, gitmeden önce onu döveceği (!) konusunda söz verdiğini bile böbürlenerek anlatıyordu. Şimdi bu adam nasıl oldu da Türkçülük konusunda ülkücüleri bile sollayabildi, onu da varın kendisine sorun, kendisi açıklasın!

Peki şahsi çıkarlar için azınlığa yaranma yönünde gösterilen bu yoğun çabaların sonucu nasıl oldu? Neler kaybedildiğine bakarsak elde edilen sonuç çok az. Parti içi çekişmeler, daha zayıf listeleri küçük görmek, ego manyaklığı ve dün tükürdüğünü bugün yalaması, kazançlarını sıfıra indirdi ve kendine hakaret edildiğini hisseden çoğunluk da Koçakis'i destekledi. Bu durum belki de Hristiyan unsurun memnuniyetsizliğini (YN.- bu rezil broşür konusunda) sandıkda bu şekilde ilk defa ifade edişiydi. Umarız son olmaz...

Geçmişte en küçük bir karşılık beklemeden Tasos'u (Vavaçiklis) destekleyen (YN. - hatta çok ihtiyacı olduğu ve „yoldaşlarının“ bile kendisine destek vermediği dönemlerde) bize gelince; bundan asla pişman değiliz. Adıgeçen o zaman desteklenecek en iyi kişiydi. Eğer şu anda aksi bir taktik ve yönün kendisi için daha iyi olacağını düşünüyorsa ve başka biri olmak istiyorsa, bu konudaki hakkı bakidir.

Biz, (YN. - siyasi) hayatta koltuklardan, partilerden ve paradan daha önemli ve kat'i surette paraya dönüştürülemeyen şeyler olduğuna inanmaya ve bunları haraç mezat satanları eleştirmeye devam ediyoruz.

Eee... O kadarcık cüreti de mazur görüverin artık canım!“