ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Erol Kaşifoğlu ve Halit Habipoğlu’ndan ortak mesaj: Eğitim mücadelesini destekliyoruz

18.11.2008
Son günlerde azınlık eğitimi alanında yaşanan olaylar ve İskeçe Türk Birliği’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kesinleşen davasıyla ilgili olarak yurtdışında yaşayan Batı Trakyalılar ne düşünüyor? Bu iki önemli olayı Türkiye ve Avrupa’daki Batı Trakya Türklerinin temsilcilerine sorduk. Türkiye’deki Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Op. Dr. Erol Kaşifoğlu ile Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Başkanı Halit Habipoğlu’yla azınlık eğitimindeki gelişmeleri ve İ.T.B kararını değerlendirdik. İşte görüşleri:

BTTDD GENEL BAŞKANI EROL KAŞİFOĞLU
“Eğitim yılı başlarken geçen yıldan ve daha önceki yıllardan kalan sorunların yanısıra Derbent’te bir yıldan beri acil çözüm bekleyen sıkıntı ve İskeçe’de başgösteren kayıtsilme olayı ek bir gerginlik yaratmıştır. Öncelikle Batı Trakya Türklerinin eğitimi nereye dayanıyor, bunu çok iyi bilmek lazım. Batı Trakya Türklerinin eğitim hakkı Lozan Antlaşması’yla garanti altına alınmıştır. Lozan Antlaşması sadece azınlıklarının haklarını içeren anlaşma değil, çok geniş bir bölgenin, hatta dünyanın dengesini sağlayan bir uluslararası anlaşmadır. Lozan’ı tartışmaya açmak, dünyanın dengesini tartışmaya açmak demektir. Öğrencilerin alınmadığı okulun statüsü nedir? Özel ve özerk yapıda bir okuldur. Çünkü azınlık eğitiminin statüsü özel ve özerktir. Biraz önce ifade ettiğim anlaşmadan dolayı. İskeçe yakınlarında kurulan bir özel okula öğrenci alırken hangi coğrafi kriteri göz önüne aldınız ki, şimdi azınlık çocuklarının önüne coğrafi kriter getiriyorsunuz. Eğitim yılı başladığında o çocukların sınışarda olması gerekiyordu.
Okula yeni başlayan çocuklara böyle bir uygulamayı kabul edemiyoruz. Azınlık eğitiminde çözümlenmeyen sorunların bir AB üyesi ülkede yaşanıyor olmasının ayrıca daha derin anlamlar ifade ettiğine inanıyoruz. Azınlık eğitiminde ne yazık ki uluslararası anlaşmalara uyulmuyor. Bu anlaşmalara tabii ki de uyulması gerekiyor. İskeçe’deki ve Büyük Derbent’te halkın eylemini ve hak arama mücadelesini takdirle karşılıyoruz. Aslında bu olaylar toplumsal olaylar. İskeçe’deki, Derbent’teki olayı ele aldığınız zaman, anaokulu meselesini ele aldığınız zaman bunların toplumsal sorun olduğunu söylememiz lazım. Tüm toplumu ilgilendiriyor bunlar. Sadece İskeçe’nin veya Derbent’in meselesi değildir. İskeçe’deki boykota yüzde 90 civarında katılımın olduğunu öğrendik. Keşke bu boykot tüm Batı Trakya genelinde yapılsaydı. Ülkemiz Yunanistan’ın bu hak arama mücadelesinden bir ders çıkarması gerekir. Artık Batı Trakya Türkleri ‘Vur ensesine al ağzından lokmayı’ konumunda değildir. ‘Ne yaparsan yap sesleri çıkmıyor’ anlayışından
vazgeçilmesi gerekiyor. Bölge milletvekili olan Eğitim ve Din İşleri Bakanı sayın Stilyanidis’in Türklerin de oyunu alarak meclise gittiğini unutmaması lazım. Bu kararları bir kez daha gözden geçirmesi gerekir. Bildiğiniz gibi Sirkeli’de bir okul kurulması olayı var. Anlaşmalar uyarınca Batı Trakya Türk’ü kendi okulunu kurabilir. Bu noktada eğer gerek duyar ve arzu ederse devletten de yardım ister. Lozan Antlaşması bunu çok açık ve net biçimde ortaya koyuyor. Devlet eğer bize okul yapmak istiyorsa, azınlık eğitimi statüsüne uygun şekilde Türkçe ve Yunanca eğitim yapılacak bir okulu yapıp teslim etmelidir. Yoksa ‘bu devlet okulu olacak, anadilinizi de seçmeli ders olarak alabilirsiniz’ gibi ince politik oyunlarla, ‘entegrasyon politikası’ adı altında insanımızın önüne konması
doğru değildir. Okullarımızdaki korkunç sıkıntının ortadan kalkması için zaman geçmeden öğretmen sorununun çözüme kavuşmasının zorunlu olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Sonuç itibarıyle Batı Trakya Türklerinin daha iyi bir azınlık eğitimi için verdikleri mücadeleyi destekliyoruz ve bu çabaların biran önce sonuç getirmesini diliyoruz. İskeçe Türk Birliği olayıyla ilgili şunu söylemek istiyorum. Bu dava bir hukuk mücadelesiydi. Gerek Batı Trakya’daki Türk toplumu, gerekse Türkiye’deki ve Avrupa’daki Batı Trakya Türkleri bu davada hiçbir zaman hukuk kuralları dışına çıkmamıştır. Aslında hiçbir mücadelede hukukun ve demokrasinin dışına çıkmadık. Sonuç zaten bunun bir neticesidir. Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Evros İli Azınlık Gençleri Derneği’nde de aynı kararlar vardır. Müftülerin davalarında da aynı sonuçlar vardır. Biz doğru yoldayız. Bu karardan sonra Avrupa’nın da bazı şeyleri daha iyi görmesi gerekir. Dışişleri bakanlarının, devlet başkanlarının adeta kendi bahçelerinin içinde bir insanlık dramı yaşandığını görmeleri lazım. İskeçe Türk Birliği’nde emeği geçen herkesi kutlamak istiyorum. Çok uzun bir mücadeleydi. Bunun örnek olacağını düşünüyorum. Gümülcine Türk Gençler Birliği ve Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’ne örnek teşkil edeceğine inanıyorum. Derneklerin tabelaları asılırken hükümetten de yetkililerin olması çok yerinde olacaktır. O zaman Yunanistan’ın ve özellikle bugünkü iktidarın seçimlerden önce azınlık için gerçekleştireceğini söylediği açılımların biraz inandırıcılığı yer bulacaktır.”

ABTTF BAŞKANI HALİT HABİPOĞLU
“Azınlık eğitimi toplumumuzun en önemli sorunlarının başında geliyor. Lozan Antlaşması diyoruz, Kültür Anlaşması diyoruz, eğitim anlaşması diyoruz. İkili anlaşmalar ve uluslararası anlaşmalar var. Bunların dışında Birleşmiş Milletler ve AGİT’in de bağlayıcı bazı esasları var. İşte ülkemiz Yunanistan bu uluslararası anlaşmalara da uymuyor. Öğreniyoruz ki okullarımızda sadece iki formasyonlu öğretmenimiz kalmış. Azınlık eğitiminin kendi özel konumu uyarı nca iki dilli, yani Türkçe ve Yunanca eğitim veriliyor. Yunanistan anaokulu eğitimini de zorunlu eğitim sürecine kattı. Fakat iki dilli azınlık anaokulları hala açılmıyor. Tüm Batı Trakyalılar olarak iki dilli anaokulları istiyoruz, fakat henüz bir cevap verilmiyor. Ben bunun kasıtlı bir politika olduğu inancındayım. Gün geçtikçe azınlık eğitimimiz geriye doğru gidiyor. İskeçe’de okulların açıldığı gün bir sorun yaşandı. Ve ilerleyen günlerde de bu sorun çözümlenemedi. Azınlık insanı neredeyse bir ay süreyle aktif bir direnç gösterdi. Avrupa’daki Batı Trakyalılar olarak tabii ki içtenlikle azınlığımızın bu mücadelesini destekliyoruz. Benim anlamadığım konu şu: Milli Eğitim Bakanı bizim hemşerimiz. Kendi insanımız dediğimiz bir kişi. Azınlığın sıkıntılarını gayet iyi biliyor. Eski milletvekilimiz sayın İlhan Ahmet’le birlikte çalışan bir insan. Sorunları neden yokuşa sürüyor. Bunu gerçekten anlayamıyorum. Sayın bakan bizim bölgemizden olmasına rağmen, azınlıkla diyalog kurmaktan kaçıyor. Sonuçta iyiniyetin olmadığını görüyoruz. İyiniyet olsaydı yıllardan beri bu problemler çözülürdü. Her zaman söylüyorum; ülkemiz Yunanistan bizi tehlike olarak görüyor. Biz tehlike değil, zenginliğiz.
Bunu birilerinin anlaması gerekiyor. Batı Trakya Türk’ü olarak bir strateji belirlememiz lazım. Bunlar için nasıl bir çalışma yapılması gerekir, yurtiçinde ve yurtdışında nasıl bir yol izlenebilir. Tüm bunları ciddiyetle ele almak zorundayız. İskeçe’deki olay birdenbire parladı. Bunun senaryosu yıllar önce yazılmış gibi geliyor bana. Ve bence o olayda biz kaybettik. Kaybettik diyorum, çünkü bana ulaşan bilgilere göre okula alınmayan çocukların çoğu diğer Yunan okullarına gitmeye başlamış. İskeçe Türk Birliği olayına gelince. Yıllarca devam eden bu davanın başarıyla sonuçlandığını görüyoruz. Doğal olarak çok mutluyuz. Azınlığımızın ilk derneği olan İskeçe Türk Birliği yıllarca hem azınlık, hem çoğunluk insanına hizmet etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verebileceği karar zaten belliydi. Çünkü İTB zaten doğru yoldaydı. Bir haksızlık yapıldı ve o haksızlık AİHM’de düzeltildi. Yunanistan’ın itirazı dahi kabul edilmedi. Azınlığımızın yıllarca verdiği mücadele meyvelerini verdi. Bu bana göre elbette ki bir başarıdır. Bir düğümün çözülmesi anlamına geliyor.”

Kaynak: Gündem Gazetesi
GALERİ