ABTTF
TR
HABER BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN Bülten İcon
Batı Trakya

Yunan Kilisesi Düşmanca Tavrını Sürdürüyor

01.03.2006
ABTTF Basın Bildirisi:

Yunan Kilisesi Düşmanca Tavrını Sürdürüyor

Belçika Parlamentosu´nda bir konuşma yaparak, Türkiye´nin AB üyeliğine destek veren politikacıları eleştiren Yunanistan Ortodoks Kilisesi´nin başı metropolit Christodoulos´a Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu´ndan eleştiri geldi.

Bir Islam ülkesi olarak Türkiye´nin Avrupa Birliği´ne alınmasının Avrupa´nın menfaatlerine hizmet etmeyeceğini söyleyen ve Türkiye´nin AB´ye katılımının Hıristiyan inancı ile Avrupa kütürünün temel değerlerine zarar vereceğini öne süren metropolite yanıt veren Halit Habipoğlu, metropolitin sarf ettiği sözlerin aradan geçen zamanda Yunan Kilisesi´nin Türk düşmanı tavrının değişmediğini gösterdiğini söyledi. Türk kültürünün, asırlardır üzerinde yaşadığı Avrupa coğrafyasının bir parçası olduğu üzerinde duran Habipoğlu, bir idealler birliği olarak tasarlanan Avrupa Birliği´nin kendisini, dinsel bir birlik olarak lanse etmek isteyen çevrelere fırsat tanımaması gerektiği uyarısında bulundu.

Azınlık olarak yaşadıkları Yunanistan´da da kilisenin kendilerine karşı olumsuz tavrıyla karşı karşıya kaldıklarını, 29 Ocak 1990´da Türk azınlığa karşı girişilen yağmalama olaylarından, çoğunlukla azınlığı karşı karşıya getiren pek çok vakada kilisenin etkin rol oynadığını söyleyen ABTTF Başkanı, „bugün Yunanistan´da anayasal ayrıcalıklarla donatılmış olan Kilise, izlediği politikalarla Türk düşmanlığının öncülüğünü sürdürmektedir“ dedi. Son yıllarda Avrupa´dan gelen baskılarla tavrını ılımlılaştıran Yunan politikacıların aksine Kilise´nin tavrında herhangi bir değişme olmadığının altını çizen Habipoğlu, „Kilise bugün bölgemizdeki nüfus yapısını değiştirmek üzere, kendi başına politika izlemekte, yalnızca Yunan Ortodoks aileler için geçerli olmak üzere çocuk yardımlarını devreye sokmaktadır. Yine cami minarelerimizin boyuna kadar pek çok konuda Kilise üzerimizde söz söyleme hakkına sahip. Uluslararası raporlarda eleştirilen bu durumun düzeltilmesi için bugün henüz birşey yapılabilmiş değildir. Avrupa kültürüne esas zarar verecek olan Müslüman bir ülkenin AB´ye katılımı değil, bir din ve inancın diğerleri üzerinde tahakküm kurmasının önüne geçilmemesidir“ diye konuştu.